gökkuşağı

İçimden geldiği gibi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
İçimden geldiği gibi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Ekim 2013 Pazar

Bir Nefeslik İzin...


Bugün kendime izin veriyorum... Normalde günlük tutan biriyim, bazen bloğuma bazende günlüğüme karalarım bir şeyler.. Olumsuz düşünceleri veya çok acıtan durumları günlüğüme yazmam, böyle bir huyum var. Çünkü böyle şeyleri yazdığım zaman daha sonra okuduğumda daha çok sinirleniyorum veya canımı daha çok acıtıyor; bende geçmiş şeylerin bu kadar canımı acıtmasını sevmiyorum.. bu gün bu kuralı bozup, bir es verip, içimde biriktirdiklerimi yazacağım, artık ağır gelmeye başladı.. Benim için yazmak bir yerde iyileşmektir. Belli olmaz belki daha sonra görmek istemeyip silebilirim bu yazıyı da. Bu yüzden okumak istemeyenler devam etmesin, kapatın sayfayı..


Bu aralar kendime sormadan edemiyorum; daha ne kadar bekleyeceksin? Daha ne kadar senin hayalini başkalarının yaşamasına izin vereceksin?? Hayatına böyle uzaktan seyirci olarak mı bakacaksın? Neden bir şey yapmıyor ve sadece öyle bekliyorsun??? Sen neleri başarmış birisin, şimdi ne bu yılgınlık??? Başkalarına gösterdiğin özeni neden kendine göstermiyorsun, neden?? Aferin EfeKızı, böyle devam et!!!
Herhalde başkalarına koşmaktan gücümü yitirdim şimdi kendime yetemiyorum... Kendime yaptığım daha doğrusu sadece kendim için yapmaya çalıştığım şeyler sanki lüksmüş gibi geliyor.


Çevremdeki insanların ikiyüzlülüğünden nefret ediyorum. Yapmacık hareketlerine katlanamıyorum artık. Son zamanlarda farkettiğim şeylerden biride bu! Eğer ben ararsam, konuşursam arkadaşlarımla (!) iletişimimiz mükemmel, diyecek tek söz yok! Hatta sanki birşeylere zorluyormuşum gibi davranmalarına, kendilerini bir şey sanmalarına rağmen! Ama ben aramadığımda her şey orta bitiyor! Taki bana işleri düşene kadar. Sonrasında ne mi oluyor? "Vefasız arkadaş! Hayırsız!" diye yaftalanan kişi ben oluyorum. Hayatta en sevmediğim şey: vefasızlıktır!! Beni bununla sınıyorlar herhalde! Beni o kadar kırmalarına rağmen bende emeği geçen insanların tüm kalbimle yanlarında olan birisiyim. İçim ne kadar acısa da, ne kadar salak yerine konsam da yüzümden gülümsemeyi eksik etmem... ama olmuyor işte...
Geçenlerde facebook ta yaptığım bir paylaşımın altına atılan tek bir yorum sinirlerimi oynatmaya yetti. Bir kaç sene öncesine kadar arkadaşım diye bahsettiğim birinin yaptığı yorum aynen şöyle:
"Sen nerelerdesin yaaa... bizi kendinden bu kadar mahrum etme"
Karşıdan bakıldığında ne kadar güzel cümleler bunlar değil mi, insan okuduğunda içi içine sığmaz delice sevinebilir? Hayır, asla öyle değil!! Ne kadar sahte, ne kadar samimiyetsizce!!! Sadece bir gözboyamadan ibaret!! Sanki ısrarla telefonla aramış cevaplamamışım?? sanki görüşelim demiş bende atlatmışım gibi...  Bu kadar özleyen bir insan hiç bir şey yapamıyorsa bile bir mesaj atar değil mi? Artık insanlara inanamıyorum, ikileme düşmeme sebep oluyorlar...


Benim için büyük değişikliklerin sahibi ve nedeni olan biri (aynı zamanda büyük acıların nedeni olan biri) yakın zamanda bir kişisel gelişim kitabı yazdı. Normalde nasılsın diye bile aramayan (yine her zaman benim onu aramamı bekleyen) bu şahsiyet kitabının tanıtımını yapmam için aradı beni... Ben ne yaptım dersiniz??? Güle oynaya hiçbir şey yokmuş gibi, hiçbir şey olmamış gibi kitabı tanıdığım herkese tavsiye ettim, tanıtım için dinlenmeden ordan oraya koştum... Ne kadar salağım!!! Elime ne geçti?? Kıymetim mi bilindi? Elime geçen tek şey dalga geçer gibi söylenen " iyi ki varsın " Karşıma geçip en ağır küfürleri etse bu kadar zoruma gitmezdi!!! Bunu da yaptın; dokunup acıtmadığın bir kitaplarım kalmıştı!!!


Bu konular beni öylesine yoruyor ki düşünmeden edemiyorum, artık insanları tümüyle sorgular oldum! Ne istiyorda yanıma yaklaşıyor acaba? Ne isteyecekte benimle konuşuyor?? Yeni bir başlangıç yapıp insanlara "Hayır!" demeyi öğrenmem lazım. Peki yapabilecek miyim? Kesinlikle yapamayacağım, bunu biliyorum. Çünkü insanlara gereğinden fazla değer vermeyi bırakamıyorum. Benim tüm sorunum bu herhalde... Keşke insanlara verdiğim değerin binde birini dahi olsa bende görebilseydim...

Pıçaklarım o kadar!!!


Eveeett, bu kadar yeter. Bu kadar döküldüğüm yeter! Yine o eski halime dönebilirim; her zaman güler yüzlü, hiçbir şeyi dert etmeyen, her seferinde her şeye rağmen herkese kucak açan o EfeKızı olabilirim. Hadi bakalım EfeKızı, iş başına!!! 


6 Temmuz 2013 Cumartesi

23 olmak...



Evet bir yıl daha yaşlandım ve 23 oldum bugün... Neden her doğum günümde üstüme böyle bir yalnızlık çöküyor??? 
22 yaş benim için çokta iyi geçmedi aslında, umarım 23 öyle olmaz.. Belki 23 sayısının gizemi bana şans getirir? Ne dersiniz? (Şaka şaka korkmayın daha sadece sayılara inanacak kadar umutsuzluğa düşmedim ^^)
Doğum günleri neden bu kadar sıkıcı?? Bloğumun doğum gününü de kutlamadım, öylesine geldi geçti.. :(( Ne kadar kötü bir sahibin var bloğum, bak senin doğum gününü bile coşkulu bir yazıyla kutlamadı.. Ama olsun sen beni biliyorsun, yeter bu bana...
Ne kadar coşkulu,mutlu bir doğum günü yazısı yazmak istesem de içimden kelimeler böyle dökülüyor, ne yapayım? Bugün beni böyle idare edeceksiniz... ^^ 


6. yaşının doğum günü kutlamasını yapmadılar diye bir hafta boyunca anne ve babasıyla " Bana doğum günü yapmadınız, 5 yaşında kaldım ben!!! " diye kavga eden ve sonunda geçte olsa doğum günü kutlaması yaptırıp pastasını üflerken " iyi ki doğdum beeennn!!! " diye bağırarak kendimi kutlayan kızdım ben.. Şimdi niye böyle oldu..???

Bugünlük bu kadar yeter... Kendime doğum günü kutlaması yapıyorum hemde Tablo'nun "Fevers End" albümünü dinleyerek... Hadi sizde açın birlikte dinleyelim...

" Seviliyorsun diye sevemezsin her zaman..
Zaman akıyor diye geçmez hiçbir şey..
Nefes alıyorsun diye tutunmazsın yaşama..."
(TABLO - TOMORROW)


Düzeni bozmamak lazım, değil mi?? Hadi EfeKızı nasıldı?

" İyi ki doğdum Beeeeeeeeennnn!!! "


13 Nisan 2013 Cumartesi

Devam mı...???


Ne zaman gelecek bu kabul mektubu...???
Yoksa vaz mı geçmeli...

17 Mart 2013 Pazar

HAYAT & TEORİLER




Bugün sonu gelmez düşüncelerimin dibine vurdum ve aklıma ne geliyorsa,ne hissediyorsam karalamaya karar verdim,Benim serzeniş anlarımdan biri daha…

Bazı araştırmalara göre birini sürekli düşünüyorsanız ve bunu engelleyemiyorsanız, sebebi düşündüğünüz kişinin de sizi düşünmesiymiş.Bu teoriye inanmalı mıyım???  Önceleri inanıyordum ama artık kendi canımı böyle düşünerek acıtmamayı seçtim.Yapabiliyor muyum orası tartışılır.Hatta düşünmemeye çalışarak daha çok canımı yaktığım da söylenebilir.Seninde beni düşündüğün inancına tutunmak beni yoruyor.İnsan bir yerden sonra sadece inanmak istemiyor,yaşamak istiyor…



Seninle aynı şehirde nefes almak bile artık beni yok yere zorlamaya başladı.Düşündüğüm tek şey Yaşadığım şehri sevmeme rağmen başka bir yere, başka bir şehre taşınmak oluyor çünkü sen benim kendime olan inancımı sarstın.Herşeye yeniden sıfırdan başlamak istiyorum,kendi ayaklarımın üzerinde durup seni hiç yoksa hatırlamamak istiyorum çünkü biliyorum unutamayacağım….



"Aramadığın yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı… Olamayacağı… İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle karşılaşmaktan korkuyorum... "
                       K. Tazeoğlu


Aynı zamanda hayat öğretiyor ki insan belli bir yaştan sonra hem kendi hemde ailesi için anne ve babasıyla birlikte yaşamamalı… Bazen bilirsin yaşadığın yer sana ait değildir,ilerisi olmaz, kısır bir döngüde dönüp durursun... En geç yirmisinde hayallerini ve bavulunu alıp kapıdan sessizce kendine doğru yola çıkmalı….

Beklemek: Kaybetmenin yarısı…


Sonra birde dostların olmalı hayatta yapmacık olmayan, vah vah-tüh tüh’çü insancıklardan olmayan seni sadece işi düştüğünde değil her zaman arayan,yanında olan gerçek dostların olmalı… Onların yanında saçmalayabildiğin gibi en derin gizlerinide anlatabilmelisin…Böyle dostların varsa değerini bilmelisin….
İnsan kendine yakıştırmalı bazı şeyleri mesela arkana bakmadan çıkıp gitmeyi,karar verebilmeyi,kendini çelişkiye düşürmeden bazı şeyleri unutabilmeyi en önemlisi de başkaları yerine birazcıkta kendini düşünüp “Hayır” diyebilmeyi…


Hayallerim için, yitirdiklerim için nereye gitsem kime danışsam karşıma kocaman bir “sabır” kelimesi çıkıyor ve bende başka kimseyi dinlemeyip Hz. Mevlana’nın bu güzel sözüne inanmak istiyorum:
"Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme. Sen dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma,kalbindeki, o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset.Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,ay ışığını seyret. SABRET… Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. Sabret ki herşey gönlünce olsun… "


7 Mart 2013 Perşembe

DUA...



Bugün bir şeyin farkına vardım;Yıllar önce ettiğim bir duam gerçek olmuş.O zamanlar bilmiyordum böyle olacağını,demek ki o kadar kalpten istemişim ki...  Bu durumu nasıl oldu bilmiyorum ama uykumda farkettim,uyandığımdan beridir bu düşünceler içindeyim. Ne garip bir şey gerçekleşen duana sevinememek... Ne garip yıllar öncesinde olması için yalvardığım bir şeyin bugün gerçekleştiği halde canımı acıtması...Açıkçası kendime kızdığım şey kendimi değersiz hissettiren biri için bu duaları yapmış olmam,değmeyecek biri için gardımı düşürmem....  İnsan dua ederken çok dikkatli olmalı yoksa duan gerçekleştiği halde bunu dünyadaki sınavınmış gibi görürsün,Şuan yaşadığım tam anlamıyla olmasada böyle bir şey...

Acıtmışım canını sevdikçe...


"Olmadı diye sızlandığın duaya, gün gelir olmadı diye şükredersin...''
                                                                                                                                Şems-i Tebrizi

Keşke'li bir cümle kurmak istemiyorum ama İyiki ile başlayan bir cümle bugün yüreğime ağır geliyor,canımı acıtıyor... Neden herşey sana dönüyor hayatımda? Neden azad edemiyorum seni ve beni..? Anladım ki yaptığım şeyler,çevremde olanlar değil Sen'sin bu dünyadaki sınavım...


Durumumu en iyi Sabahattin Ali açıklamış sanırım,bugün bu sözlere sığındım:



"Dünyada bir tek insana inanmıştım. O kadar inanmıştım ki, bunda aldanmış olmak, bende artık inanmak kudreti bırakmamıştı. Ona kızgın değildim. Ona kızmama, darılmama, onun aleyhinde düşünmeme imkân olmadığını hissediyordum. Ama bir kere kırılmıştım. Hayatta en güvendiğim insana duyduğum bu kırgınlık, adeta bütün insanlara dağılmıştı; çünkü o benim için bütün insanlığın timsaliydi."
                                                                 Sabahattin Ali




"İnsan biraz olsun akıllanmaz mı?
Büyümez mi er geç?
Yanardağ gibi için için
Sönmez mi bu sinsi ateş?"

18 Aralık 2012 Salı

AÇIK MEKTUP


HEY YABANCI:


Hayatıma en olmaz zamanda girdin  ve yine geldiğin gibi hiç olmayacak bir zamanda gittin.Hiç başkasının sıcağına, güvenine ihtiyacımın olmadığı veya benim öyle sandığım(!) bir zamanda hayatıma girdin,Ne kadar üşüdüğümü fark ettirdin… İçimdeki kor ateşmiş meğer sen canlandırdın, duygularımın var olduğunu hatırlattın, hayal kurmayı öğrettin.Güvenmenin ne denli muhteşem bir şey olduğunu yaşattın bana, aynı zamanda sevmeninde… Allah’a yönelişim oldun; kaç kez şükrettim seni bana gönderdiği için, kaç kez sordum hangi sevabımın karşılığı olarak seni bana gönderdiğini… Sonra en ihtiyacım olduğunda sessizce bıraktın ellerimi. Sessizce hayatımdan çekildin bitti mi peki? Bitseydi bu kadar canım yanmazdı, bu araf hatırladıkça daha çok canımı yakıyor… Sana olan sorularımın hepsi “NEDEN..?“ diye başlıyor, bu cevapsız soruların içinde sensizlikle sınandığım için nefret bile edemiyorum senden,bana bu iğrenç duyguları yaşattığına inanamıyorum!Sen bana her şeyi yaşatarak öğrettin belki de bu yüzden bu kadar kıymetlisin hala…. Bana bu kadar yalnızlığı reva gördürecek ne yaptım ki ben sana? Bu sensizliğe kalışımın sebebi sana olan sonsuz güvenim miydi?


Bana hayal kurmanın güzelliğini hatırlattın ama hayalim sen olduktan sonra beni o soğuk ayazda bıraktın söyle ben ne yaptımda bu vefasızlığı layık gördün??? Sevgim mi ağır geldi sana yoksa umudum mu,dostluğum mu,aşkım mı???


Benden aldığın nasıl bir intikam bu? Neyin intikamı? Bana verdiğin mutluluğun sana daha fazlasını yaşattığım için mi bütün bunlar? Amacın en başından beri beni yalnız bırakmak mıydı ? Evet,başardın yalnızlık üzerime sindi gitmek bilmiyor… Böyle yalnız kalınmaz…


Gittin de mutlu musun peki? Bunu söylediğime inanamıyorum ama mutluysan susacağım; hemde sonsuza dek!!! Kendi sessizliğim bana yetecek, dayanamayıp çığlıklarımı bastıramasam bile bunu sadece kendim duyacağım, sana neden demeyeceğim, canımı acıtan; her nefes aldığımda ciğerlerimi yakanın sadece sensizlik olduğunu kimse bilmeyecek söyle keyfin yerinde mi, mutlu musun? Bunu da bana sen öğrettin; bu oyunu iyi öğrenmişim değil mi...?



NOT: Bu yazım bendeki değerini bilmeyen birine olan serzenişimdir, içimden geldiği gibi yazdım.Kısaca içimdeki zehiri biraz olsun döktüm.Sana da bu eziyeti yaptığım için affet beni sevgili okuyucu…

28 Kasım 2012 Çarşamba

RÜYAM GERÇEK OLSUN!!!

Dün fena şekilde moralim bozuktu gece ne uyku tuttu nede canım uyumak istedi, öyle bir hal içerisindeydim yani böyle zamanlarda tek bir kurtarıcım var; açıp BigBang'in konser performanslarını veya programlarını izlemek.Nedense bana bu çok iyi geliyor belki orda olmak istediğimden belki de BigBang ve şarkılarının tamamen bana hitap ettiğinden veya her ikiside... Açtım iki videodan sonra kendime gelmeye başladım Belki bu anlattıklarım başkalarına garip gelebilir ama ben bu yaşıma kadar hiçbir grubun veya sanatçının böyle etkisinde kalıp hayranı olmamıştım.Bigbang'in bende yeri çok ayrı; onlar benim için çok farklı anlamlara sahipler. Ben onları dinlerken kendimde mücadele gücünü buluyorum,hayata pozitif bakabiliyorum,emek vermenin ne demek olduğunu anlıyorum...Neyse konuya dönersek BigBang'in bir kaç performansını izleyip biraz kendime gelince baktım ki saat 3'e gelmiş yattım, sonra öyle gerçekçi bir rüya gördüm ki;Uyanınca neden rüyaydı diye ağlayasım tuttu.Rüyamda benim en büyük hayallerimden biri gerçek olmuş; Kore'ye gitmişim hemde BigBang'in konserine bilet almak için sıraya günler öncesinden girmişim ilk sıralardayım gel gör ki bunların hepsine rağmen sıra bana gelince yer beğenemiyorum Tek derdim BigBang'e yakın olmak! Gişedeki görevli Acuşşiyi sıkboğaz ediyorum."BigBang'i en yakın nerden görebilirsem ordan ver VIP bölümden de olur farketmez ama onları yakından göremezsem karışmam gelir seni bulurum!" diyorum hemde akıcı bir Koreceyle :D Ben böyle acuşşiyle tartışırken uyandım,uyandım ama beni tutana aşkolsun hıncımdan kendime gelemedim, kendime kzdım. A salak kız rüyanda bile olsa Kore'ye gitmişsin hemde BigBang konserine gireceksin, yerin ne önemi var! O ortamdan onlarla birlikte olayım, canlı canlı uzaktan bile görsem o bile yeter bana!!! Böyle zamanlarda annemin söylediği bir söz var:" Adam yolda giderken bir nal bulmuş ya nasip gerisi 3 nalla bir ata kaldı onları da bulursam tamam demiş" tam cuk oturdu bu laf bana İşte gerçeğini yapamıyorum bari rüyama sinirleneyim ama çok güzeldi ya en büyük hayalimi gerçekleştiriyordum. Umarım gerçekleştireceğim,nolur rüyam gerçek olsun :D :D :D
Biliyorum böyle bir rüya görmem de şu videonun etkisi çok büyük,bunu izleyip yatarsan olacağı bu işte:


Çek ellerini G-dragon'un yüzünden ya ne kadar şanslılar şu fanlar darısı başıma :D :D :D

26 Eylül 2012 Çarşamba

BURDAYIM!!!

Evet biliyorum uzun zamandır birşeyler paylaşmıyorum ama burdayım aslında sessizliğimin sebebi yazacak birşeyimin olmaması değil tam tersi o kadar çok paylaşmak istediklerim varki hangisinden başlayayım bilmiyorum. Hatta şu söz tam benim durumuma uygun düşer;

Söylenecek sözün çokluğu, bazen insanı dilsiz bırakır...Tıkanır kalırsınız. Haklılığın suskunluğu diğer suskunluklara benzemez..."

Söyleyecek çok şeyim var ama kırgınlıklarım herşeyi söylememe engel oluyor çünkü bir başlarsam devamı gelir ve durduramam, biliyorum. Kırgınlıklarım en çok da kendime her gördüğümü insan sanmamdan kaynaklanıyor, Saflık değil benimkisi sadece karşımdakini  de kendim gibi bilmem. 
Bu aralar hayat benim için yorucu geçiyor,birkaçını sayacak olursam; Önceki yazılarımda bahsettiğim iş konusu hala bir düzene girmiş değil Şubeyi kapattılar ama hala tazminatımı alabilmiş değilim bugündü yarındı diyerek oyalayıp duruyorlar :( bilen birileri varsa bana anlatabilir mi; iş sahipleri personeli çıkardıktan sonra tazminatları hangi süre aralıkları içinde ödemeliler? ben araştırıyorum tam net bir cevap alamadım. Sonra kardeşim SBS de  Kozaklı Anadolu Lisesi'ni 3. lükle kazandı. Kozaklı Kaplıcalarıyla ünlü Nevşehir'e bağlı bir ilçe, bize 45 dk uzaklıkta o nedenle orda devlet yurdunda kalacak O yüzden Kardeşimi Kozaklı'ya uğurladık ki aklım hep onda inşallah ortama uyum sağlar ve alışır, dualarınızı eksik etmeyin olur mu? :) Veee yirmilik diş çilem bitmiyor, doktorun dediklerini aynen tekrarlıyorum: " Kızım ağzın çok küçük olduğu için dişlerin bile ağzına sığmıyor kısaca durum bu... " dedi ve yirmilik dişimin çıkacak yer bulamadığından çene kemiğine baskı yapıyormuş bu  nedenle küçük çaplı (!) bir ameliyat geçirmemin şart olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım Nevşehir' de böyle bir oparasyonun zor olacağını belirttiler ve Kayseri'ye gitmemi önerdiler oooffff ben çok korkuyorum yaaa Gitmemeyi düşünüyorum ama bu acıya ne kadar katlanırım bilemiyorum pööff yaaauuu utanmasam doktorun önünde tepine tepine ağlayacaktım,dişe yapılan iğneden korkan ben kaldı ki ameliyat olacağım nayır nolamaaazzz eski Türk filmlerinde Araba çarpan kadının gözleri nasıl açılıyorsa bana da öyle olsa araba ağır çekim bana çarpsa ve yirmilik diş bir anda çıksa kaybolsa bende kurtulsaaamm!!! Üzerimden birde Kpss diye bir olay geçti ki hala moralim düzelmiş değil o konuya hiç girmeyeceğim, direk geçelim!!!
Buraya yazmadığım ne çok olay birikmiş ama en geç kaldığımsa G-Dragon'un dönüşü Türünün tek örneği ve en iyisi döndü sonunda oooffff onlar ne güzel şarkılar yaa durun tamam buraya kadar GD'yi bir sonraki yazıma bırakıyorum doya doya tadını çıkarmam lazım azıcık sabredin :D
Güce ihtiyacım var yeniden başlamak için,yeniden iş aramak için... oofff yazarken bile içim sıkılıyor ama toparlanıyorum, dinlendim, yavaştan kendime geliyorum bu aralar bana Muhammed Ali'nin şu sözleri çok destek oluyor;

Gelmiş geçmiş en büyük boksör olarak kabul edilen Muhammed Ali , kendine çok güvenen, başaracağına hücrelerine kadar inanmış, kendini hedefine tam anlamıyla “adamış” biriydi…
İşte o büyük inancı gösteren Muhammed Ali’nin etkileyici ve iz bırakan sözleri…

Bakışlarım size asla yalan söylemez…
Eğer yalnızca bir tane şampiyon olacaksa, bu benden başkası olamaz.
Bana sadece iyi olduğumu söylemeyin.
Çünkü Ben en iyiyim!
Ben en iyisinin de iyisiyim!
Bütün dünyaya haykırmak istediğim şey bu.
Şampiyon benden başkası olmayacak!
Bütün rakiplerime söyleyin…
Eğer korkuyorlarsa, hiç çıkmasınlar karşıma.
Kazansın yada kaybetsinler,
Ama mutlaka bir şampiyon gibi oynasınlar.
Çünkü korkaklarla asla işim olmaz benim.

Eğer korkuyorsan, bittin demektir.
Ya kahramanca savaş ya da çek git.
Eğer kazanacağımı bilmiyorsam, asla ringe çıkmam.
Eğer benim gözlerime korkusuzca bakamıyorsan, kaybettin demekti.
Gözlerime asla korkusuzca bakamazsın.
Çünkü benim gözlerim,
Bu dünyadaki bütün gözlerden daha korkusuzca bakar.
Zorluklar beni asla yıldıramaz,
Çünkü ben imkansıza bayılırım.

Eğer en iyi değilsem, hiçbir şey değilim demektir.


Eğer kaybedeceksen bile,
Bir şampiyon gibi kaybet!!!


Dediğim Gibi BURDAYIM!!! :D

TÜRKÜLER YETİM KALDI

Hepimizin, Tüm Anadolu'nun sevdiği saydığı bir halk ozanı değildi bence bir halk kahramanını Neşet Ertaş'ı Hakka uğurladık. O Anadolu'nun sevdasını dile getiren adamdı.Her gönüle girmek kolay değildir ama Neşet Ertaş bunu türküleriyle, mütevazılığıyla,sevdasıyla başarmış bir insandı. Bir kaç yıl önce Avanos'a (Kapadokya'nın el sanatları merkezi) konser vermeye gelmişti  türküleriyle küçükten büyüğe herkesi hem oyantıp hem ağlatmıştı konser sonunda "Buralara bir daha gelmek nasip olmaz, Hakkınızı helal edin..." demişti ki o zaman boğazıma birşeyler düğümlenmişti dün ölüm haberini aldığımda ilk aklıma bu sözü geldi ve gerçekten çok üzüldüm...
Saza her vurduğunda içimizi titreten gönlümüzün teline basan Neşet Ertaş; bize türkülerini bırakıp gitti, Keşke her güzel şeyin kıymetini elimizdeyken bilebilsek...
İşte o güzel eserlerden birkaçı;
Zülüf Dökülmüş Yüze...



Kaşların karasına-Niğde bağları



Gönül Yarası filminde seslendirdiği; Karlı Dağlar 



Göğnümüz hep seni arıyor; Neredesin sen...



Başımız sağolsun...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

DURUM GÜNCELLEMESİ; BEKLEMEK!

Bu aralar zamanım sadece beklemekle geçiyor bunun sebebi de birşeylerin tamamen sonlanmayıp benim devam etmemi engellemesi, burda birşey olarak bahsettiğim konuysa şurda bahsetmiştim Tık Tık ;İş Konusu!
Benim başlattığım devir-teslim işlemlerini merkezdekilerin devam ettirmesini bekliyorum, herşeyin halledilip tazminatlarımı alıp, rahatlayıp bir "OH" demek için bekliyorum, evimde huzurlu bir şekilde ayaklarımı uzatıp uzun zamandır dinlenemediğim zamanların acısını çıkarmayı bekliyorum, boş zamanımı nasıl değerlendirsem diye kafa yormayı ve kısa bir süre bile olsa tek derdimin bu olmasını bekliyorum. ne yazık ki bunların hepsini yapabilmem için ilk önce sevgili müdürümün kıçını kaldırıp devir teslim işlemlerini bitirmesi gerekiyor! (ki daha bir adım atmış değil!) Her zaman olduğu gibi gider ayak bu kızı nasıl sinir krizlerine sokarım diye uğraşıyor.Benimde en sevmediğim şey belirsizlik içinde ne olacağını, nereye gideceğini bilmeden beklemektir. Her konuda sabırlıyımdır sonuna kadar giderim ama böyle beklemek beni yoruyor.10 Gündür böyle bir hal içerisindeyim ki canım ne yazmak ne de başka birşey istedi.
Bu durumda biraz daha bekleyeyim, müdür bozuntusundan bu kadar beklemenin acısını bir güzel çıkarayım sonra biliyorum ki EfeKızı; dinlenmiş, huzura kavuşmuş, mutlu-mesut olarak bomba gibi, zıpkın gibi geri gelecek! O günü bekleyin !!! :)
Özgür olmak istiyoruuum!!! Deniz görmek istiyoruuum!!! İstanbul'u görmek istiyoruuum!!!

YETİNMEYİ BİLİR MİSİN?



ALDIRMA DELİ GÖNLÜM!!!


"Giden gitsin, sen şarkılar söyle içinden BOŞVER!"

KENDİME YENİ BİR BEN LAZIM!


18 Temmuz 2012 Çarşamba

HAYALLER GERÇEK OLUR MU???

Uzun zamandır işleri iyi gitmeyen çalıştığım şirket sonunda iflas bayrağını çekti ve 3 farklı şehirdeki şubelerini kapatma kararı aldılar. Bu şubelerden biride benim şubem. Doğal olarak benimde işime son veriyorlar tabi.Son birkaç aydır bir kapatma mevzusu dolaşıyordu ama merkezden tam net birşey duymamıştık, maaşlarda da gecikmeler olmaya başlamıştı ki bugün sevgili (!) genel müdürüm telefonda kapatma işlemlerini başlatmamı istedi.
Bu habere sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum, şaşkına döndüm. Nedense ne yapacağımı bilemedim, bir an için şuurumu kaybettim diye korktum çünkü 2 saniye önce kahkaha atarak sevinç çığlıkları atarken 2 saniye sonrasında "Ne olacak, nasıl olacak, nerden başlayacağım..." sorularının içine gömülmüş dalmış gitmiş buldum kendimi... Bu ruh halimde şuan 2 seçenek arasında gidip geliyor, açık konuşmak gerekirse kendimden korktum :) Sinirlerim bozuldu herhalde...
Sevinmemin başlıca nedenlerinden birkaçı şöyle;
1.Sevgili uyuz müdürümden kurtuluyorum artık o insanı sinir eden inlemelerini duymayacağım bu benim için büyük bir şans! ( Allah'ım sen bilirsin, beni yağmurdan kaçarken doluya tutma ne olursun, daha beter bir uyuza denk getirme Amiiiiin!!! )
2.İşe gitmek için 2 araç değiştiriyordum ki artık otobüs yolculuğundan ve otobüs beklemekten gına gelmişti, uzun bir süre bırakın otobüsle yolculuğu "otobüs" kelimesini bile duymaya tahammülüm yok!!!
Üzülmemin başlıca nedenlerinden birkaçı şöyle:
1. Aslında üzülmemi gerektirecek bir şey bulamıyorum kendimde ama her ne kadar sevmesemde bir işim vardı.
2.Az da olsa kendi paramı kazanıyordum,kendi ayaklarım üzerinde durabildiğimi hissetmiştim...
Siz olsanız ne yapardınız? Nasıl tepki verirdiniz hiç düşündünüz mü? Ben bu konuda çok hazırlıksızdım...
O kadar çok tatile ihtiyacım var ki; üniversiteden beridir hiç durmadım sadece pazarlarım vardı ki ondada uyuyayım mı birikmiş işlerimi mi halledeyim açıkçası pazar günleri hiç birine yetmedi. O kadar uzun süredir dinlenmedim ki şöyle ayaklarımı uzatıp kitap okumak artık bir lüksmüş gibi geliyor. Ne yapacağımı da bilemiyorum...
Elimde bir miktar birikimim olsa hemen gerçekleştirmek istediim büyük bir hayalim var. O zaman iş aramak zorunda olmazdım, sevdiğim işin kadını olurdum :D
Hayalimde bir "Bilgi Evi" açmak var, içinde eğlenerek vakit geçirirken bir yandan yeni dostluklar edinip bir yandan da bilgi sahibi olup kendinizi geliştirebileceğiniz bir yer. İçinde büyük bir kütüphaneden tutun da eski yeşilçam filmlerinin oynatıldığı (artık kore dizileride olabilir ;) ) sineması, Pc salonu, Kafeteryası, Terası, Kırtasiyesi (...) olan; şark köşesinde oturup hem kitap okuyup hem sohbet edilecek türden bir yer hayalim... İnsanlar isterse kitapları satın alabilecek isterse orda kahvesini yudumlarken kitabını okuyabilecek. Her zaman böyle bir ortamın hasretini çekmişimdir. Para, pul, ev, araba hiçbir şey istemiyorum ordaki hava yeter bana... 
Kültürlü, bilgili  yeni insanlarla tanışmanın verdiği mutluluk ve kitap kokusu; İşte tüm hayalim bu...
PEKİ HAYALLER GERÇEK OLUR MU? BU SORUNUN CEVABINI BULMAK İSTİYORUM!
SENCE???

Biraz BigBang dinleyip kendime gelmem lazım yoksa bu böyle olmayacak, kafamı toplayamayacağım...
Bu şarkı nedense bana iyi geliyor...

BİGBANG - LET ME HEAR YOUR VOİCE 
 

11 Temmuz 2012 Çarşamba

HERKES GİBİ...

Hayatımda benim için " Herkes Gibi " olmasını istediğim can yakan insanlar var. Yaptıklarını, hissettirdiklerini sanki önemli değilmiş gibi " Nasıl olsa o da herkes gibi " diyerek geçip gitmek istediklerim var ama neden yapamıyor insan? Neden bazı insanlar can yaktıkları halde hala baş köşedeler? Bu sorunun cevabını bilen var mı???
(Nazım Hikmet' in  "Bence şimde sende herkes gibisin" şiirini sevdiğimi bilen bir arkadaşım bana mail atmış bende günün anlam ve önemini belirttiği için paylaşmak istedim )
 " Bence şimdi sende herkes gibisin " diyemediklerimiz için...

BENCE ŞİMDİ SENDE HERKES GİBİSİN
Gözlerim gözünde aşkı seçmiyor
Onlardan kalbime sevda geçmiyor
Ben yordum ruhumu biraz da sen yor
Çünkü bence şimdi herkes gibisin

Yolunu beklerken daha dün gece
Kaçıyorum bugün senden gizlice
Kalbime baktım da işte iyice
Anladım ki sen de herkes gibisin

Büsbütün unuttum seni eminim
Maziye karıştı şimdi yeminim
Kalbimde senin için yok bile kinim
Bence sen de şimdi herkes gibisin
                                                    NAZIM HİKMET RAN
BİRDE CEM KARACA' DAN DİNLEMEK VAR Kİİİ:

ANILARIM İÇİN KIRMIZI ALARM !!!

Ben Göreme' de yani nam-ı diğer Kapadokya da doğdum büyüdüm.(Kendimi şanslı saydığım şeylerden biridir.) O güzel mahallelerinde, peribacalarının arasında çok güzel bir çocukluk geçirdim. Bir sürü acı tatlı anım oldu, o güzel Anadolu insanının eski mahalle kültüründe büyüdüm hani herkesin birbirini bildiği tanıdığı, yardımsever, bir nevi dertlerin ve mutlulukların paylaşıldığı geniş aile kültürü. Benim bildiğim Göreme' m böyleydi.Şimdi o güzel memleketimde herşey değişti ve hala da değişmekte, bu yazıyı yazma sebebim bu duruma bir dur demek istemem.
Şöyleki önceleri yabancı turistlerin bize sadece " misafir " oldukları Göreme, açık yüreklilikle söylüyorum artık onların eline geçmeye başladı nerdeyse biz onlara misafirlik yapıyoruz.Bu yazıyı yazmamın sebebi birilerinin işine karışmak muhalefet olmak değil sadece çocukluğumu, talan etmedikleri henüz değiştiremedikleri kalan anılarımı korumak!
Şuan içimin kanamasının en büyük nedenlerinde bir tanesi de çocukluğumun geçtiği o güzel mahallemde 1-2 tanıdıktan başka kimsenin kalmayışı ve heryerin doğallıktan uzak duygusuz lüks otellere dönüşmesi!
Göreme de yaşayanların çoğu yaşadıkları evlerini ( orjinal kaya evler ) yüksek fiyat verenlere ( nedense çoğunlukla bu kişiler yabancılar oluyor! ) satıp Nevşehir'in diğer ilçelerine bir nevi göç ediyorlar.Sattıkları evleriyse anında inşaata başlanıp lüks otellere çevriliyor. Evini satan ( artık zengin (!) olmuş şahıs) arkasına ne yaptılar, ne olmuş, ne olmamış diye de dönüp bakmıyor bile! Göreme'nin abartmıyorum  %50 si yabancıların elinde ve bu bana çok dokunuyor. Burası bizim kültürümüz, tarihi mirasımız! Eğer böyle devam ederse uzak değil çok yakın zamanda tonlarca para versek bile bu kültür mirasımız elimizden çıkmış olacak, kurtaramayacağız, geri dönüşü olmayacak!!! Neden bunu anlamıyorlar yada daha doğrusu anlamak istemiyorlar? ? ?
Bu yazıyı biraz içimi rahatlatmak için yazdım çünkü içimdeki çocuk bunları gördükçe yerlere yatıp bağıra bağıra ağlamak istiyor ve buna bir " DUR " demek istiyorum.
Şu güzelim memleketimin kaybolmasına izin vermek istemiyorum!!!