Bugün sonu gelmez düşüncelerimin dibine vurdum ve aklıma ne
geliyorsa,ne hissediyorsam karalamaya karar verdim,Benim serzeniş anlarımdan
biri daha…
Bazı araştırmalara göre birini sürekli düşünüyorsanız ve bunu engelleyemiyorsanız, sebebi
düşündüğünüz kişinin de sizi düşünmesiymiş.Bu teoriye inanmalı mıyım??? Önceleri inanıyordum ama artık kendi canımı
böyle düşünerek acıtmamayı seçtim.Yapabiliyor muyum orası tartışılır.Hatta
düşünmemeye çalışarak daha çok canımı yaktığım da söylenebilir.Seninde beni
düşündüğün inancına tutunmak beni yoruyor.İnsan bir yerden sonra sadece inanmak
istemiyor,yaşamak istiyor…
Seninle aynı şehirde
nefes almak bile artık beni yok yere zorlamaya başladı.Düşündüğüm tek şey
Yaşadığım şehri sevmeme rağmen başka bir yere, başka bir şehre taşınmak oluyor
çünkü sen benim kendime olan inancımı sarstın.Herşeye yeniden sıfırdan başlamak
istiyorum,kendi ayaklarımın üzerinde durup seni hiç yoksa hatırlamamak
istiyorum çünkü biliyorum unutamayacağım….
"Aramadığın
yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı…
Olamayacağı… İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle
karşılaşmaktan korkuyorum... "
K. Tazeoğlu
Aynı zamanda hayat
öğretiyor ki insan belli bir yaştan sonra hem kendi hemde ailesi için anne ve
babasıyla birlikte yaşamamalı… Bazen bilirsin yaşadığın yer sana ait değildir,ilerisi olmaz, kısır
bir döngüde dönüp durursun... En geç
yirmisinde hayallerini ve bavulunu alıp kapıdan sessizce kendine doğru yola
çıkmalı….
“Beklemek: Kaybetmenin
yarısı…”
Sonra birde dostların
olmalı hayatta yapmacık olmayan, vah vah-tüh tüh’çü insancıklardan olmayan seni
sadece işi düştüğünde değil her zaman arayan,yanında olan gerçek dostların
olmalı… Onların yanında saçmalayabildiğin gibi en derin gizlerinide
anlatabilmelisin…Böyle dostların varsa değerini bilmelisin….
İnsan kendine
yakıştırmalı bazı şeyleri mesela arkana bakmadan çıkıp gitmeyi,karar
verebilmeyi,kendini çelişkiye düşürmeden bazı şeyleri unutabilmeyi en önemlisi
de başkaları yerine birazcıkta kendini düşünüp “Hayır” diyebilmeyi…
Hayallerim için, yitirdiklerim için nereye gitsem kime
danışsam karşıma kocaman bir “sabır”
kelimesi çıkıyor ve bende başka kimseyi dinlemeyip Hz. Mevlana’nın bu güzel sözüne inanmak istiyorum:
"Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme. Sen
dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma,kalbindeki, o uçsuz
bucaksız sevgiyi hisset.Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,ay ışığını
seyret. SABRET… Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. Sabret
ki herşey gönlünce olsun… "
Hangi yana dönsem aynı sıkıntılardan bahsediyor insanlar, peki ya benim gördüğüm mutlu insanlar nerede? Kimsenin hayatı istediği gibi değil sanırım. Teoriye inanmamayı seçmek ve kendine acı çektirmek.. Kendimi gördüm biraz bu yazında. Umarım hayatında iyi şeyler olur. Sabrının meyvesini alırsın. Her şey gönlünce olsun. :))
YanıtlaSilHayat malesef her zaman aynı ritimde gitmiyor asıl önemli olan yılmadan yola devam etmek... İyi dileklerin için çok teşekkür ederim Sulli umarım hepimizin dilekleri gerçekleşir ve herkes gönlünün istediğini alır... ^^
SilTam bu kıvamda bi yazı düşünüyordum ben de. Çok iyi oldu,hislerime harfi harfine tercüman olmuşsun.
YanıtlaSilYüreğine sağlık. :)
Hislerine tercüman olup içini birazcıkta olsa rahatlattıysam,yüreğinden geçenlere bende yalnız değilmişim deyip birazcık destek olabildiysem ne mutlu bana... Bu güzel yorumun içinde çok teşekkür ederim...^^
Sil