gökkuşağı

21 Kasım 2012 Çarşamba

WİNDSTRUCK


Windstruck uzun zamandır izlenme listemin en başında bekleyen fimlerden biriydi ama zamansızlıktan bir türlü izleyememiştim. Dünden beridir üzerimde geçmeyen bir sıkıntı var ki soldan soldan geliyorlardı, ne yapsam diye düşünürken film izleyeyim bari dedim ve pcnin başına kuruldum.Başrolde My Sassy Girl'den sevdiğim tatlı kız Ji Hyun Jun var,tabii filmi izlememde onun çok etkisi oldu. Konusuna gelirsek;

" Suçluları yakalamaya çok hevesli yeni yetme polis memuresi Kyung, izinli olduğu bir gün sokaktan gelen yardım yakarışlarına kulak vererek; kapkaççının peşine düşer.
Kyung peşine düştüğü adamı yakalar fakat yakaladığı adamın yanlış adam olduğunun çok geçmeden farkına varır...

Evet, belki yanlış adamı yakalamıştır ancak ondan hoşlanmıştır. Özür dileyeceği yerde, adamla yakınlaşmak için; ortada anahtarı olmayan bir kelepçeyi geçirir kollarına... "




Filmi izlerken çok keyif aldım evet bazı yerleri biraz abartıydı ama samimiydi sassy girl havası vardı ki bu benim çok hoşuma gitti, (Bilmeyenler için söyleyeyim My Sassy Girl benim Kore fanlığımın başlangıcıdır o nedenle bende yeri çok ayrıdır) Filmin sonunda  rüzgar çocuğa üzülüyordum " niye yaa?! ben bunun sonunda ağlarım ama..." diyordum ki karşıma benim şapşal oğlan çıkmasın mı hemen ağzım kulaklarıma vardı.(Burda kesinlikle spoiler vermeyeceğim izleyenler anladı kimi kastettiğimi :D İzlemeyenlerde bir zahmet izleyin inanın birşey kaybetmezsiniz )
Şuan iyiki de bu filmi izlemişim diyorum çok güzeldi, özellikle de benim gibi my sassy girl hayranı biri için filmin sonu müthişti. (bilmeyenler için Windstruck My sassy girl'ün devam niteliğinde değil ama ben olmasını çok isterdim :D ) film bittiğinde aynen şöyleydim:



Eğer ölürsem rüzgar olmak istiyorum. Ben yanında değilken rüzgar eserse bil ki o benim...
Sana üzgünüm dememi istiyorsan adını üzgünüm olarak değiştirmelisin!
Şuna inanıyorum ki; her zaman benimlesin.. Eğer beni özlersen istediğin zaman gelebilirsin,İstersen rüzgar olarakta gelebilirsin...
Sana daha önce söylediğim gibi;her zaman yanındayım ve rüzgar esmeye başladığı zaman beni duyacaksın.Şuan yanında olduğumu hissedebiliyor musun?


16 Kasım 2012 Cuma

MOD: EV KIZI

Eveet işten çıkarıldığımdan beridir ev kızı modundayım. Ne kadar çalışırken yoruldum dinlenmek istiyorum desemde bu kadar uzun bir tatil düşünmemiştim. Bu kadar uzuuuun vede aynı şekilde beş parasız bir dönemden geçiyorum :D İnsan parasını kendi kazandığında kimseye bağımlı olmadığı için çok daha rahat oluyor bunun kıymetini tecrübeyle öğrenmiş oldum. Ama bunun yannda evde dinlenmenin de keyfini çıkarıyorum; zamansızlıktan izleyemediğim veya yarım kalan Kore dizilerimin çoğunu bitirdim sayılır ve tabi yenilerine de başladım :D Sonracığıma efendim canımın istediği gibi rahat rahat uyuyorum veya uyumuyorum mesela :D Evde zaman benim için çabuk geçiyor bunda Kore dizilerinin ve Kpop'un etkisi azımsanmayacak derecede çok, eğer onlar olmasaydı evde can sıkıntısından ölürdüm herhalde... Birde üşenmemezlik edip iş başvurularına başlasam diyorum ama nedense o sıkıntıları göze alamıyorum. Önceki çalıştığım işyerinde 2 sene çalıştım ama bana 20 yıl gibi geldi, çekmediğim çile, yapmadığım iş kalmadı ve bunların yanında birde cins genel müdürümle uğraştım.En çok da O müdür bozuntusundan çektim işten çıkarıldım hala çekiyorum şimdi bile telefonda aylar öncesi benim ona bildirdiğim ama onun yapmaya üşendiği işleri soruyor bana gerisini anlayın artık!!! İş Başvurusunda bulunup yeniden başlamayı çok istiyorum ama nolur şu müdür bozuntusu gibi bir angut daha çıkmasın karşıma... Ooof yine daldım derin mevzulara ne güzel ben ev kızı olarak yaptığım maharetlerimi sayacaktım :D Eveet yanlış duymadın sevgili okuyucu EfeKızı oldu Evkızı :D İlk olarak annem beni mutfağa soktu ki; hayatımın ilk kendi elimle yaptığım kuru fasulyesini, ilk yaprak sarmasını,ilk mantı açmasını yapmış bulunmaktayım ve deee öyle lezzetli oldular kiii tam yemede yanında yatlık oldu.Ama Mutfağın genel müdürü annem beni kızdırmak için olan özlü sözlerinden birini daha icra etti; "Acemi işi baş ağrıtmaz neyse yiyelim bari başımız ağrımaz ama sen yine de 112'yi ara..."
Bir yerden başlamam lazım artık.CV yi yeniden bir gözden geçirip hatta yeniden düzenlemeyi düşünüyorum, ilk adımı atmam lazım. Evde rahatım ama çok züğürt ağayı oynuyorum be!!!
Bu arada ev kızı olarakta boş durmadım canım AÖF 'ten İkinci Üniversiteye başvurdum ve Halkla İlişkiler okumaya başladım. Hadi bakalım İikinci Üniversitem hayırlı olsun, birde adam akıllı bir iş bulursam değmeyin keyfime :D
 Evdeyken en çok G-Dragon'un Yeni albümünü dinledim. Albüm ilk çıktığı zamanlar burda paylaşmak istemiştim ama biraz şarkıları sindireyim uzun uzuun dinleyeyim istedim sonrada sırf üşengeçlikten (  bu aralar ne olacak benim bu üşengeçliğim yaa!!!) yazamadım arkadaş! One Of A Kind albümünde  bütün şarkılar müthiş karşı tek kelime edenin alnını karışlarım! Ama en çok GD 'nin şu üç şarkısı beni mest etti;

İlk olarak Without You : Sen ne güzel şarkısın yaa...


GD Keşke Without You'ya klip çekse, ne güzel olur...
İkinci sırada; Missing you


Son olarak tabiki ; Today


♥  ♥  
Bu şarkıların hepside mükemmel eğer Kpop' a ilgi duyuyorsanız G-Dragon'u ve tabiki BigBang'i mutlaka keşfedin pişman olmazsınız. Bir VIP olarak bunu söylemekten gurur duyuyorum :D
Bugünü G-Dragon'la eğlenceli bir şekilde enerjik kapatmak istiyorum ve tabii ki :
CRAYOOON!!!


Çapkın Pinokyom benim...


3 Kasım 2012 Cumartesi

KAPADOKYA'DA SONBAHAR

Güzelim memleketimin her mevsimi bir başka güzel olur ancaaak benim en sevdiğim mevsimi sonbaharıdır. İnsanı kendine has güzelliğiyle şair bile yapabilir, o kadar yani :D
Gelip görmen lazım Sayın Okuyucu :D Sonbaharın o sarı ve kızıllığı düştü her yere, özellikle de peri bacalarına başka bir renk katıyor ki anlatmak yetmez görmek lazım...













DİPNOT: Bu arada bir seri hazırlamak istiyorum Kapadokya'yı bir yerli olarak kendi gözlemlerimle anlatmak istiyorum buraya gelince neler yapılmalı, nerelere gidilmeli nereler mutlaka görülmeli gibi... Birde yabancılar Kapadokya'yı kendi  yerli insanlarından daha iyi tanıyorlar. İnternette öyle şeyler duyuyorum ki inanamıyorum yani; neymiş Kapadokya ağa yönetimindeymiş ( Bunu söyleyen Asmalı Konak dizisine kendini fazla kaptırmış olanlardan biri herhalde anacım burda ne Seymen ağa var ne de hanım ağa :D ) sonra burası sadece balonla gezilebiliyormuş, Allahım neler duymadım ki (evet Abicim burada sadece balonla gezilebiliyor hatta komşu komşuya giderken bile gidecek başka yol olmadığı (!) için balona atlayıp öyle gidip geliyorlar) Hatta bazı kendini bilmez insanlarca bizler mağara adamıyız gelip görmeye şu mağara insanlarına bir el uzatalım da modernleşsinler gibi iğrenç alay konusu olmuşluğumuz da var.Bunu söyleyende bir turist gördüğünde öküzün trene baktığı gibi bakan yaratığın ta kendisi! Anacım sen gel biz sana modern dünyayı gösterelim aynı dili konuşamasakta turistlerle ne kadar iyi anlaşıp dost olduğumuzu gösterelim... Neyse çenem düştü yine, İnşallah bir sorun olmazsa böyle bir seri hazırlamayı düşünüyorum o günü bekleyin :D
(Fotoğraflar için Galip Hasan Temur' a teşekkürler)

7 Ekim 2012 Pazar

REKLAMLAR

Bu aralar iki reklam çok dikkatimi çekiyor ilki;
Turkish Airlines'in o herkesin dikkatini çeken reklamı. Bence çok güzel olmuş ben her izlediğimde tüylerim diken diken oluyor açıkçası böyle kötü zamanlardan geçtiğimiz bir zamanda böyle bir reklam başkalarını bilmem ama bana çok iyi geldi.
Turkish Airlines'in dediği gibi "Bu Gurur Hepimizin!"

Diğer reklam ise Adidas'ın, Bu reklama beni çeken şey ise 2NE1 oldu tabiii :D Ama çok kısacık görünüyor unnilerim yaa! O Nicki Mİnaj yerine de 2NE1 görünseydi keşke...


Nicki Minaj'ı gördüğüm zaman böyle oluyorum ben, hiç hoşlanmıyorum şu kadından ya...

Amaaa araştırdım ve buldum sadece 2NE1 'ın olduğu reklamı. Böylesi çok daha güzel bence, değil mi ama?


3 Ekim 2012 Çarşamba

SEVGİLİM ve BİR MİLYONERİN İLK AŞKI

Youtube' da gezinirken karşıma Mustafa Ceceli'nin Sevgilim şarkısına bir üye tarafından yapılmış özel klibi denk geldi ve izledim daha doğrusu izlemeye doyamadım. Görüntüler Bir Milyonerin İlk Aşkı filmindendi ve izlerken beni başka başka yerlere götürdü, çok güzeldi yaaa... Anladım ki özlemişim; Bir Milyonerin İlk Aşkı'nı tekrar izlemeliyim.Hiç beklemediğim bir anda karşıma çıktı ve çok mutlu oldum, paylaşmadan edemedim...
Hyun Bin'im askerden çabuk dön yaa,seni yeni dizilerde görmeyi çok istiyoruuumm gel teskere geeel :D
Şarkı da Filmde o kadar güzel ki bir araya gelince çok güzel olmuşlar :)


Küçükken minik bir çocuk öptü mü seni?
Bilmiyorum..
Öpüşürken neden gözlerini kaparlar bilir misin?
Çünkü aşklarından gözleri kamaşır...
Gözlerimi kapattığım o kısacık zamanda bile seni özleyeceğim...


       ♥                           ♥                               

Sebebini bilmesemde seni çok seviyor ve özlüyorum...
Yağmur yağıyor... Ama bu kalbimin sana duyduğu ateşi söndüremiyor...
Bir evi bir saat gözlersen röntgenci damgası yersin.Bunu senin için tam iki kez yaptım..
Hadi rüyalarımda beni takip etmeyi bırak.
Seninle birlikte olmak,
gecelerin gündüze dönmesi gibi..
Şimdi artık gözlerim kapalıyken de görebileceğime inanıyorum..


1 Ekim 2012 Pazartesi

SENFONİK SESLER

      Ben pek fazla TV izlemem izlediğim belli diziler vardır; Sakarya Fırat, Seksenler, İşler güçler gibi günü geldiğinde açılır izlenir sonra kapatılır ama geçenlerde can sıkıntısı yüzünden bir pazar günü tv yi açtım bişey bulamamyıp tam kapatacakken TRT Okul da bir programa denk geldim. Leman sam ve Kubat Senfoni Orkestrasıyla birlikte sevilen eserleri söylüyorlar, Aman Allah'ım ne güzellik !!! izlemeye doyamadım ki her pazar tekrarı var mıdır diye arıyorum bir iki defa daha denk geldi de tekrar tekrar izleyebildim kaldı ki tekrarını izlemek bile büyük keyif...
Leman Sam ve Kubat; ikiside sevdiğim eşsiz sanatçılar birde böyle bir platform da senfoni orkestrasıyla birlikte dinlemek beni mest etti, insanın tekrar tekrar dinleyesi geliyor. Sizde dinlemek isterseniz youtube da birkaç videoları eklenmiş mutlaka bir gözatın derim kaçırmayın bu kulak ziyafetini...
     (Dipnot: Her ne kadar keman çalma hayalim (aşkım,rüyam,zirvem...) gerçekleşmediği için keman sesi duyduğumda bile canım yanıyor olsa da bu programı tekrar tekrar izlemekten alıkoyamadım kendimi, yine yine yeniden dinliyorum... Mazoşistim ben!!!)
O güzel programdan bulabildiğim bir kaç bölüm;

Halkalı Şeker'i hiç böyle dinlediniz mi? Müthiş :)

Sadece Sevdim... "İlla İlla"  Mükemmel!

İçim Acıdı...  "Gesi Bağları"

Leman Sam yorumuyla "Bülbülüm Altın Kafeste"

Kara gözünde çok şey okudum... "Bugün"

Her gün bir yarın var... "Hey Yıllar"

"Çift Jandarma" ve "Atabarı"

"Zülüf  Dökülmüş Yüze"

26 Eylül 2012 Çarşamba

BURDAYIM!!!

Evet biliyorum uzun zamandır birşeyler paylaşmıyorum ama burdayım aslında sessizliğimin sebebi yazacak birşeyimin olmaması değil tam tersi o kadar çok paylaşmak istediklerim varki hangisinden başlayayım bilmiyorum. Hatta şu söz tam benim durumuma uygun düşer;

Söylenecek sözün çokluğu, bazen insanı dilsiz bırakır...Tıkanır kalırsınız. Haklılığın suskunluğu diğer suskunluklara benzemez..."

Söyleyecek çok şeyim var ama kırgınlıklarım herşeyi söylememe engel oluyor çünkü bir başlarsam devamı gelir ve durduramam, biliyorum. Kırgınlıklarım en çok da kendime her gördüğümü insan sanmamdan kaynaklanıyor, Saflık değil benimkisi sadece karşımdakini  de kendim gibi bilmem. 
Bu aralar hayat benim için yorucu geçiyor,birkaçını sayacak olursam; Önceki yazılarımda bahsettiğim iş konusu hala bir düzene girmiş değil Şubeyi kapattılar ama hala tazminatımı alabilmiş değilim bugündü yarındı diyerek oyalayıp duruyorlar :( bilen birileri varsa bana anlatabilir mi; iş sahipleri personeli çıkardıktan sonra tazminatları hangi süre aralıkları içinde ödemeliler? ben araştırıyorum tam net bir cevap alamadım. Sonra kardeşim SBS de  Kozaklı Anadolu Lisesi'ni 3. lükle kazandı. Kozaklı Kaplıcalarıyla ünlü Nevşehir'e bağlı bir ilçe, bize 45 dk uzaklıkta o nedenle orda devlet yurdunda kalacak O yüzden Kardeşimi Kozaklı'ya uğurladık ki aklım hep onda inşallah ortama uyum sağlar ve alışır, dualarınızı eksik etmeyin olur mu? :) Veee yirmilik diş çilem bitmiyor, doktorun dediklerini aynen tekrarlıyorum: " Kızım ağzın çok küçük olduğu için dişlerin bile ağzına sığmıyor kısaca durum bu... " dedi ve yirmilik dişimin çıkacak yer bulamadığından çene kemiğine baskı yapıyormuş bu  nedenle küçük çaplı (!) bir ameliyat geçirmemin şart olduğunu öğrenmiş bulunmaktayım Nevşehir' de böyle bir oparasyonun zor olacağını belirttiler ve Kayseri'ye gitmemi önerdiler oooffff ben çok korkuyorum yaaa Gitmemeyi düşünüyorum ama bu acıya ne kadar katlanırım bilemiyorum pööff yaaauuu utanmasam doktorun önünde tepine tepine ağlayacaktım,dişe yapılan iğneden korkan ben kaldı ki ameliyat olacağım nayır nolamaaazzz eski Türk filmlerinde Araba çarpan kadının gözleri nasıl açılıyorsa bana da öyle olsa araba ağır çekim bana çarpsa ve yirmilik diş bir anda çıksa kaybolsa bende kurtulsaaamm!!! Üzerimden birde Kpss diye bir olay geçti ki hala moralim düzelmiş değil o konuya hiç girmeyeceğim, direk geçelim!!!
Buraya yazmadığım ne çok olay birikmiş ama en geç kaldığımsa G-Dragon'un dönüşü Türünün tek örneği ve en iyisi döndü sonunda oooffff onlar ne güzel şarkılar yaa durun tamam buraya kadar GD'yi bir sonraki yazıma bırakıyorum doya doya tadını çıkarmam lazım azıcık sabredin :D
Güce ihtiyacım var yeniden başlamak için,yeniden iş aramak için... oofff yazarken bile içim sıkılıyor ama toparlanıyorum, dinlendim, yavaştan kendime geliyorum bu aralar bana Muhammed Ali'nin şu sözleri çok destek oluyor;

Gelmiş geçmiş en büyük boksör olarak kabul edilen Muhammed Ali , kendine çok güvenen, başaracağına hücrelerine kadar inanmış, kendini hedefine tam anlamıyla “adamış” biriydi…
İşte o büyük inancı gösteren Muhammed Ali’nin etkileyici ve iz bırakan sözleri…

Bakışlarım size asla yalan söylemez…
Eğer yalnızca bir tane şampiyon olacaksa, bu benden başkası olamaz.
Bana sadece iyi olduğumu söylemeyin.
Çünkü Ben en iyiyim!
Ben en iyisinin de iyisiyim!
Bütün dünyaya haykırmak istediğim şey bu.
Şampiyon benden başkası olmayacak!
Bütün rakiplerime söyleyin…
Eğer korkuyorlarsa, hiç çıkmasınlar karşıma.
Kazansın yada kaybetsinler,
Ama mutlaka bir şampiyon gibi oynasınlar.
Çünkü korkaklarla asla işim olmaz benim.

Eğer korkuyorsan, bittin demektir.
Ya kahramanca savaş ya da çek git.
Eğer kazanacağımı bilmiyorsam, asla ringe çıkmam.
Eğer benim gözlerime korkusuzca bakamıyorsan, kaybettin demekti.
Gözlerime asla korkusuzca bakamazsın.
Çünkü benim gözlerim,
Bu dünyadaki bütün gözlerden daha korkusuzca bakar.
Zorluklar beni asla yıldıramaz,
Çünkü ben imkansıza bayılırım.

Eğer en iyi değilsem, hiçbir şey değilim demektir.


Eğer kaybedeceksen bile,
Bir şampiyon gibi kaybet!!!


Dediğim Gibi BURDAYIM!!! :D

TÜRKÜLER YETİM KALDI

Hepimizin, Tüm Anadolu'nun sevdiği saydığı bir halk ozanı değildi bence bir halk kahramanını Neşet Ertaş'ı Hakka uğurladık. O Anadolu'nun sevdasını dile getiren adamdı.Her gönüle girmek kolay değildir ama Neşet Ertaş bunu türküleriyle, mütevazılığıyla,sevdasıyla başarmış bir insandı. Bir kaç yıl önce Avanos'a (Kapadokya'nın el sanatları merkezi) konser vermeye gelmişti  türküleriyle küçükten büyüğe herkesi hem oyantıp hem ağlatmıştı konser sonunda "Buralara bir daha gelmek nasip olmaz, Hakkınızı helal edin..." demişti ki o zaman boğazıma birşeyler düğümlenmişti dün ölüm haberini aldığımda ilk aklıma bu sözü geldi ve gerçekten çok üzüldüm...
Saza her vurduğunda içimizi titreten gönlümüzün teline basan Neşet Ertaş; bize türkülerini bırakıp gitti, Keşke her güzel şeyin kıymetini elimizdeyken bilebilsek...
İşte o güzel eserlerden birkaçı;
Zülüf Dökülmüş Yüze...



Kaşların karasına-Niğde bağları



Gönül Yarası filminde seslendirdiği; Karlı Dağlar 



Göğnümüz hep seni arıyor; Neredesin sen...



Başımız sağolsun...

1 Ağustos 2012 Çarşamba

DURUM GÜNCELLEMESİ; BEKLEMEK!

Bu aralar zamanım sadece beklemekle geçiyor bunun sebebi de birşeylerin tamamen sonlanmayıp benim devam etmemi engellemesi, burda birşey olarak bahsettiğim konuysa şurda bahsetmiştim Tık Tık ;İş Konusu!
Benim başlattığım devir-teslim işlemlerini merkezdekilerin devam ettirmesini bekliyorum, herşeyin halledilip tazminatlarımı alıp, rahatlayıp bir "OH" demek için bekliyorum, evimde huzurlu bir şekilde ayaklarımı uzatıp uzun zamandır dinlenemediğim zamanların acısını çıkarmayı bekliyorum, boş zamanımı nasıl değerlendirsem diye kafa yormayı ve kısa bir süre bile olsa tek derdimin bu olmasını bekliyorum. ne yazık ki bunların hepsini yapabilmem için ilk önce sevgili müdürümün kıçını kaldırıp devir teslim işlemlerini bitirmesi gerekiyor! (ki daha bir adım atmış değil!) Her zaman olduğu gibi gider ayak bu kızı nasıl sinir krizlerine sokarım diye uğraşıyor.Benimde en sevmediğim şey belirsizlik içinde ne olacağını, nereye gideceğini bilmeden beklemektir. Her konuda sabırlıyımdır sonuna kadar giderim ama böyle beklemek beni yoruyor.10 Gündür böyle bir hal içerisindeyim ki canım ne yazmak ne de başka birşey istedi.
Bu durumda biraz daha bekleyeyim, müdür bozuntusundan bu kadar beklemenin acısını bir güzel çıkarayım sonra biliyorum ki EfeKızı; dinlenmiş, huzura kavuşmuş, mutlu-mesut olarak bomba gibi, zıpkın gibi geri gelecek! O günü bekleyin !!! :)
Özgür olmak istiyoruuum!!! Deniz görmek istiyoruuum!!! İstanbul'u görmek istiyoruuum!!!

YETİNMEYİ BİLİR MİSİN?



ALDIRMA DELİ GÖNLÜM!!!


"Giden gitsin, sen şarkılar söyle içinden BOŞVER!"

KENDİME YENİ BİR BEN LAZIM!


20 Temmuz 2012 Cuma

Laf Salatası İlk Çekilişini Yapıyooor!!!

Eveet bir çekilişe daha katıldım bu sefer tam benlik bir çekiliş çünkü bir kitap çekilişi, Laf salatası ilk çekilişini yapıyor ve bende verdiklerini görünce dayanamadım hemen katıldım tabiii :D
sizde katılmak isterseniz hemen şurdan http://nesrinmutlu.blogspot.com/2012/07/laf-salatasnn-ilk-cekilisine-hepiniz.html
O kitaplar ve özellikle o defter benim olsun istiyoruuuummm, Bana çıksııın AMİİİNN :D

Sizde katılmak isterseniz çabuk olun son katılım 10 Ağustos!

18 Temmuz 2012 Çarşamba

HAYALLER GERÇEK OLUR MU???

Uzun zamandır işleri iyi gitmeyen çalıştığım şirket sonunda iflas bayrağını çekti ve 3 farklı şehirdeki şubelerini kapatma kararı aldılar. Bu şubelerden biride benim şubem. Doğal olarak benimde işime son veriyorlar tabi.Son birkaç aydır bir kapatma mevzusu dolaşıyordu ama merkezden tam net birşey duymamıştık, maaşlarda da gecikmeler olmaya başlamıştı ki bugün sevgili (!) genel müdürüm telefonda kapatma işlemlerini başlatmamı istedi.
Bu habere sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum, şaşkına döndüm. Nedense ne yapacağımı bilemedim, bir an için şuurumu kaybettim diye korktum çünkü 2 saniye önce kahkaha atarak sevinç çığlıkları atarken 2 saniye sonrasında "Ne olacak, nasıl olacak, nerden başlayacağım..." sorularının içine gömülmüş dalmış gitmiş buldum kendimi... Bu ruh halimde şuan 2 seçenek arasında gidip geliyor, açık konuşmak gerekirse kendimden korktum :) Sinirlerim bozuldu herhalde...
Sevinmemin başlıca nedenlerinden birkaçı şöyle;
1.Sevgili uyuz müdürümden kurtuluyorum artık o insanı sinir eden inlemelerini duymayacağım bu benim için büyük bir şans! ( Allah'ım sen bilirsin, beni yağmurdan kaçarken doluya tutma ne olursun, daha beter bir uyuza denk getirme Amiiiiin!!! )
2.İşe gitmek için 2 araç değiştiriyordum ki artık otobüs yolculuğundan ve otobüs beklemekten gına gelmişti, uzun bir süre bırakın otobüsle yolculuğu "otobüs" kelimesini bile duymaya tahammülüm yok!!!
Üzülmemin başlıca nedenlerinden birkaçı şöyle:
1. Aslında üzülmemi gerektirecek bir şey bulamıyorum kendimde ama her ne kadar sevmesemde bir işim vardı.
2.Az da olsa kendi paramı kazanıyordum,kendi ayaklarım üzerinde durabildiğimi hissetmiştim...
Siz olsanız ne yapardınız? Nasıl tepki verirdiniz hiç düşündünüz mü? Ben bu konuda çok hazırlıksızdım...
O kadar çok tatile ihtiyacım var ki; üniversiteden beridir hiç durmadım sadece pazarlarım vardı ki ondada uyuyayım mı birikmiş işlerimi mi halledeyim açıkçası pazar günleri hiç birine yetmedi. O kadar uzun süredir dinlenmedim ki şöyle ayaklarımı uzatıp kitap okumak artık bir lüksmüş gibi geliyor. Ne yapacağımı da bilemiyorum...
Elimde bir miktar birikimim olsa hemen gerçekleştirmek istediim büyük bir hayalim var. O zaman iş aramak zorunda olmazdım, sevdiğim işin kadını olurdum :D
Hayalimde bir "Bilgi Evi" açmak var, içinde eğlenerek vakit geçirirken bir yandan yeni dostluklar edinip bir yandan da bilgi sahibi olup kendinizi geliştirebileceğiniz bir yer. İçinde büyük bir kütüphaneden tutun da eski yeşilçam filmlerinin oynatıldığı (artık kore dizileride olabilir ;) ) sineması, Pc salonu, Kafeteryası, Terası, Kırtasiyesi (...) olan; şark köşesinde oturup hem kitap okuyup hem sohbet edilecek türden bir yer hayalim... İnsanlar isterse kitapları satın alabilecek isterse orda kahvesini yudumlarken kitabını okuyabilecek. Her zaman böyle bir ortamın hasretini çekmişimdir. Para, pul, ev, araba hiçbir şey istemiyorum ordaki hava yeter bana... 
Kültürlü, bilgili  yeni insanlarla tanışmanın verdiği mutluluk ve kitap kokusu; İşte tüm hayalim bu...
PEKİ HAYALLER GERÇEK OLUR MU? BU SORUNUN CEVABINI BULMAK İSTİYORUM!
SENCE???

Biraz BigBang dinleyip kendime gelmem lazım yoksa bu böyle olmayacak, kafamı toplayamayacağım...
Bu şarkı nedense bana iyi geliyor...

BİGBANG - LET ME HEAR YOUR VOİCE 
 

Love Rain ve Jang Geun Suk

 (UYARI: Bu paylaşım uzuuun bir yazı ve bir sürü resim içermekte,bilgin olsun; "Ben dayanamam arkadaş" dersen hiç başlama bile,anlarım ama çok şey kaçırırsın bilmiş ol ! ;D )
İlk olarak Suk'iciğimden başlamak istiyorum biliyorum ki ona bir özür borcum var, bendeniz bu akıllı (!) hanım ilk başlarda tüm Kore ilgili herşeye önyargılı olduğum için kaçtığım tüm Kore dünyasına öyle bir giriş yaptım ki artık nefret etmek istesemde edemem hayranlığı geçtim artık tam bir fanatik oldum, bazen kendimden ben bile korkuyorum durum o derece :D (Bu arada merak ettiysen özürlerim için buraya bakabilirsin Tık Tık
Eveet gelelim asıl konuya Geun Suk canım senden daha önceleri seni gördüğüm anda arkama bakmadan kaçtığım için milyonlarca kez özür diliyorum, biliyorum bu günahımın bedeli sana hayran olmakmış, ben bu bedeli seve seve güle oynaya öderim canım sen hiç merak etme :D
Sen nasıl birşeysin arkadaş, insan sana bir baktığında devamı geliyor. Tamam şarkıcılığın oyunculuğunun yanında birazcık sönük kalıyor bunu kabul et :D Ama sen oyunculukta bir numarasın özellikle de şımarık oğlan çocuğundan olgun düşünceli bir adama geçişlerin var kiii tam orda Oscar'ı alıp sana koşasım geliyor :D O insanı delip geçen bakışlarını da es geçmemek gerek tabiii, burada Love Rain' e geçiyorum ama bil ki canım Suk'icim TAKİPTEYİM ! :D
Love Rain' i anlatmaya nerden başlasam bilemiyorum, anlatacağım o kadar çok şey var kiii... Yeşilçam'dan esintiler olmasına rağmen ben çok sevdim hatta bayıldım diyebilirim. Oyuncular ve hikaye, bana çok doğal ve samimi geldi, dahası oyuncuların birbirleriyle uyumları çok güzeldi özellikle de Yoon Ah ve Geun Suk'im müthiştiler, hayran kaldım diyebilirim. Sizce de öyle değil mi? Çok güzel görünmüyorlar mı?

 
Bundan sonraki yazacaklarıma " SPOİLER "demek az kalır bildiğin diziyi anlatacağım; sevdiğim bölümleri, sevdiğim sahneleri, bende uyandırdıkları hisleri yazacağım ki Love Rain' i izlememiş olanlar yazıya devam etmesin.
Bu arada sevdiğim sahnelerin bana hissettirdiklerini sadece yazarak anlatmam mümkün değil hem hatırlayıp hem hissetmeniz lazım o nedenle bol gif ve resimli bir post sizi bekliyor - hazır olun -
Dizi eski zamanlarla başlıyor ilk olarak esas kahramanların anne ve babasını görüyoruz. Üniversitenin aranılan çocuğu bir kıza ilk görüşte aşık oluyor ve olaylar başlıyor. Ben onların aşkına gerçekten çok üzüldüm onların aşkına hep yağmurlar yağdı ama malesef sonrasında gökkuşağı çıkmadı, hep birşeyler mani oldu. Tam birbirlerini bulmuşken yine işler yolunda gitmedi ve ayrılmak zorunda kaldılar... Aşklarını ilerde kendi çocukları yaşattı ama onlara mani olan kader çocuklarına yağmurların ardından gökkuşağını gösterdi ve kederli de olsa mutlu sonu görmüş oldular...
ilk bölümlerden sevdiğim sahneler:

    


-Kızım ıslattın gül gibi oğlanı yağmurda bee! Ama olsun o halinden hiç şikayetçi değil :))





" AŞK ASLA ÖZÜR DİLEMEK ZORUNDA OLMAMAKTIR..."



9.BÖLÜM: Bu bölümde oyun sahnesinde Joon'un kapı arasındaki hali çok komikti ve sonrasında olanlar da tabii. Ha Na kızım sen içme sonra olmadık şeyler yapıyorsun olmaz ki ama :)) Joon sende az değilsin hani ;)

10.BÖLÜM: Joon'un yorucu bir günün stresini Ha Na'ya yaslanarak geçirir bu sahne muhteşemdi.Güzel şey olsa gerek; sevdiğine yaslanıp dinginliği, sessizliği aramak...



 Vee sonunda Ha Na nın cevabı: "Senden hoşlanıyorum" oldu tabi Joon mutluluktan dört köşe :)
   

            
      

11.BÖLÜM: Ahh Joon gerçekleri öğrendikten sonraki hali çok fenaydı, içimi acıttı...


Joon  kendince Ha Na'ya veda eder ve beklenildiği gibi Ha Na'ya ayrılmak istediğini söyler ;(

              



 12.BÖLÜM: Ha Na Joon'un ayrılık istediğine bir anlam veremez,Joon'da elinden geleni ardına koymaz ve gıcıklık üstüne gıcıklık yapar ki bu sahnelerde bence eşek sudan gelene kadar bir güzel dövülmesi lazımdır.Özellikle bir sahne var ki tümüyle sarstı beni Tahmin ettiğiniz Joon'un "Hiçbir şey hissetmiyorum" dediği sahnedir.Burda Ha Na'ya içim parçalandı, Joon gıcıksın oğlum,dövecem seni!


13.BÖLÜM: Neden böyle olmak zorunda ki? Yorum yapmayacağım, yorum yok!!! Oysa Ha Na gerçekleri öğrendikten sonra bir şekilde işler yoluna girer diye ümitlenmiştim ama insanı ağlamaktan kanırtana kadar durmayacaklarını anladım bu bölümde...


14.BÖLÜM: Yemek sahnesindeki "Aile Olalım" lafında bittim ben, Joona en büyük eziyet bu olsa gerek ama herşeye rağmen Joon Ha Na'nın yemek yemediğini bile düşünüyor, bu ayrıntı çok güzeldi
"Sanırım aile olmak eğlenceli olacak, Seni bir daha ki gördüğümde aklımda bu olacak." bu söz tokat gibi çarptı.

Joon ve Ha Na' nın birbirlerinden özür dileme sahnelerinde ben bitiyorum, bu sahnede öyleydi; 
CANIMI ACITTI 





15.BÖLÜM: Ha Na bu sefer seni dövmek istiyorum,off bu nasıl bir sahneydi ya Joon herşeyi geride bırakıp sadece bizi düşünelim dediğinde Ha Na Joon' a sarılınca kabul edecek zannetmiştim, Nasıl mutlu olmuştum ama sonrası tam bir felaket çöküşü, içime oturdu resmen... Joon'unda buna karşılık " Tamam, aile olalım zaten aile beni yaralayan bir şey oldu her zaman, Sende yaralayabilirsin..." demesi de üstünün tuzu biberidir.

16.BÖLÜM: Ahhh bayıldııım 16.bölüm herşeye rağmen çok güzeldi o ne güzel bir bölüm finaliydi
SONUNDAAA :D
"Seninle olmak istiyorum..."


17.BÖLÜM: Sen benim baş tacımsın 17. bölüm, seni seviyorum :D Bu bölümü giflerle resimlerle anlatmak az geleceğinden video ekliyorum ki tam can alıcı sahneler burda...


2. parttaki sis izleme sahnesi Love Rain'deki benim favori sahnem; bu sahnede olanlar çok gerçekçi geldi bana, Suk'im bu sahnede gerçekten ağlamış galiba yoksa bana mı öyle geldi. 6:18 dk ya dikkat!
"Seninle olan herşey benim için de ilkti..."


20.BÖLÜM: Love Rain mutsuz sonla bitecek diye ödüm kopmuştu ama iyiki öyle olmadı, sen çok güzeldin 20. bölüm canımsın :D
Ayakkabı sahnesi muhteşemdi, hangi kadının hoşuna gitmezki ayakkabı beğenip giydiren bir erkek :D
 Birde o adam Suk'iciğimse ayy bayılıyorum galiba ;D





 Birlikte vakit geçirmeleri, çok güzeller değil mi???


  
veee tabi ki evlilik teklifi :D






- MUTLU SON -

P.S:Buraya kadar geldiyseniz benden size kocaman bir alkış, sizde bana bir maşallah gönderin çünkü bu yazıyla kendimi aşmış bulunmaktayım :D