gökkuşağı

31 Ağustos 2014 Pazar

Diş Doktorlarına Selam Olsun (!)

Selam canlar! Nasılsınız görüşmeyeli? Ben pek iyi değilim ama siz iyi olun inşallah. Bu aralar diş doktorlarıyla başım dertte o yüzden size biraz dert yanacağım :D Yaşadığım trajikomik olaylara birisi daha eklendiği için sizinle de paylaşayım dedim. :D Geçen sene bu zamanlar kuytulara saklanıp bir türlü çıkmak bilmeyen yirmilik dişimi Kayseri'de küçük bir operasyonla (!) çene kemiğimden almışlardıda biraz rahatlamıştım. Bu sene diğer taraftaki yirmilik dişim saklanmayı bırakıp azıcık ucundan ceee deyince yine soluğu Kayseri'de aldım çünkü Nevşehir'de bu tedavi birazcık zor oluyor. Doktor "Biraz daha sabret bu sanki çıkacak gibi ama çıkmazsa mutlaka gel" dedi ve bunun yanında 2 ayrı çürük dişimin olduğunu ama bunları Nevşehir'de de yaptırabileceğimi söyledi. Böylelikle eve geri döndük vakit kaybetmeden gideyimde daha fazla ağrısını çekmeyeyim diyerekten birde diş doktoru korkumun azıcık önüne geçerekten Nevşehir'deki doktoruma gittim. (Küçüklüğümden beri gittiğim tek doktordur kendisi, işinde ustadır ve en önemlisi İnsan'dır. İsmini de paylaşayım denk gelirseniz içiniz rahat olsun rahatlıkla kendinizi ona emanet edebilirsiniz:"Cengiz Bener") Birde ne göreyim benim doktor tası tarağı toplayıp İstanbul'a gitmiş!!! Bunu öğrendiğim anda ağrılarım dindi ve ben iyi oldum (!) Anneme "hadi anne gidelim gerek yok" dedim ama kime dinletebildim ki! "Gelmişken gitmek olmaz"mış! Binbir endişeyle sıramızın gelmesini bekledik ve sonunda saat 2 gibi sıra geldi. İçeri girdiğimle çıktığım bir oldu çünkü sevgili doktorun çok hastası varmış, dişim bugüne yetişmezmiş... Ayrıca "Yarın sekizde burda ol ilk seni alayım tedaviye, bak buraya kaydediyorum sıra almana gerek yok... " diyerekten uğurladı beni. durum şu ana kadar stabil olay burdan sonra başlıyor. :D

Ertesi gün ben ve annem 7 otobüsüne binerek yine hastaneye gittik. 07.20 gibi hastanedeydik. annem durumdan istifade ederek gelmişken bende göstereyim dişimi dedi ve sıra aldı, ben doktorun sözüne güvenerek sıra almadım.(Ayrıca sorduğum hasta kabul'deki görevlide doktor not aldıysa gerek yok sıra almana demişti) Bana 8'de burda ol diyen doktor 8.35 gibi geldi. Yanına gidip sorduğumda sırayla çağıracağım dedi, dünkü dediklerini hatırlattım ve aldığım cevap " Ben sana sabah erkenden sıra al diye öyle söyledim.. ehu ehu ehu..." Keşke bana böyle ima etmek yerine "sıra al" diye bir cümle kursaydınız daha mantıklı olurdu dedim sadece gülmekle yetindi.Ya sabır diyerek gittim tekrar sıra aldım. Annemin sırası 2 benimki 12!! Doktorların bu şaka anlayışına bayılıyorum ben ya!! Gariplerin eğlenecek başka birşeyleri yok hastalarla idare ediyorlar! ah aahh Cengiz'im nerelere gittin de bıraktın bizi bu manyaklara!! Sinirden köpürerek beklemeye koyuldum ama ben çoktan vazgeçtim muayene olmaktan. Derdim annemi gösterelim ondan sonra gidelimdi ama tabi yine bekledik. Annem sağolsun beni "Bunda da vardır bir hayır, dur bakalım geldik gitmeyelim" diyerek birazcık sakinleştirmeyi başardı. Sıra anneme geldi ve muayene olmak için içeri girdi. Baktım kadın muayenehaneyle tuvalet arasında mekik dokumaya başladı ne oldu diye yanına gittim. Meğer Doktor bey içerdeki lavaboda hastaların ağzını temizletmiyormuş. Böyle bir şey varmı ya? Diş doktorunda yanındaki lavaboyu kullanmayacaksın genel tuvaletteki lavaboyu kullanacaksın! Sebebiyse lavabonun "arızalı" olmasıymış. Daha öncede gelmiş diğer hastalardan öğrendiğim kadarıyla lavabo sürekli arızalıymış herhalde buda "Arızalı Asansör"ün başka bir versiyonu olsa gerek. Neyse efenim 2. dalga siniride atlattıktan sonra öğleden sonra bana ancak sıra geldi. İçeri girdiğimde doktor gülerek " ya bak sabah sıra alsaydın böyle olmayacaktı..." dedi bende elimdeki sıra kağıdını masanın üzerine hafif fırlatarak "Oldu birşeyler(!) Doktor bey isterseniz bu konuyu burda kapatalım" diye azıcık çıkışarak koltuğa oturdum. Muayene sırasında bana nefes alma fırsatı vermediği için hafif yutkunma hareketi yaptım ne dese beğenirsiniz? "Bak bu alet kesici dilini keser, hoş benim için hiç sorun olmaz senin dilin kesilir... kkk" Konuşma fırsatım olmadığı için doktora ters bakmakla yetindim ve bu sayede nefes alabilmek için biraz fırsatım oldu. Dolgu dişimdeki çürük artık iflah olmayacağı için oraya protez ekleyecek ve bunun için kalıp alacaktı. Ağız yapıma göre çok çok büyük bir kalıpla işe koyulunca tabi içim bulandı. Bekle işaretimi anlamamakta ısrar eden doktorun az daha üzerine afedersiniz ama çıkarıyordum. Halbuki birazcık müsade etse ne kendi zorlanacak nede ben. Acıyı hissetmemem için yaptığı iğne nedeniyle dişlerimin kontrolü bende değildi bu yüzden kalıbı alırken birde doktorun elini ısırmışım. :D Haberim yoktu doktorun " ama bak elimi ısırıyorsun.. " deyişiyle farkettim ve artık gerilen sinirlerimle birlikte gülme krizine girdim. Doktorun eli ve kalıp ağzımda ben ise kahkaha atmaya çalışıyorum. Doktorcuğun gülmelerine bende katıldım sanki kendi yeterince gülmüyormuş gibi birde bana ne dese beğenirsiniz? "Ama bak ben çok ciddiyim ehu ehu..." evet doktorcum bende çok ciddiyim :D :D ahahah :D Bu arada söylemeden edemeyeceğim afedersiniz ama doktorun üzerine kusmadığım için çok pişmanım!! Buda hayattaki pişmanlıklarım arasında yer alacak, hoş olsun azıcık elini ısırdım ama yetmedi sinirimi yatıştırmaya :D :D Haftaya yine "randevumuz" var tabi bu sefer ne olursa olsun sıra alacağım doktora güvenmek yok! Bakalım beni daha neler bekliyor..

Bu arada doktorun tüm derdi anlaşıldı; meğer sabah büfeden simit alırken biriyle kavga etmiş birazcıkta dayak yemiş gözlüğü felan kırılmış, O canımda hıncını hastalardan çıkarıyormuş meğer, yazık... (!)

18 Ağustos 2014 Pazartesi

8 yılını doldurmuş bir dev: BIGBANG!!!


Bu gün BIGBANG'in 8. yılı!! Tam 8 senedir müziği yönlendiren krallar hayatımızda! 
İyi ki doğdun BIGBANG!!! İyi ki doğdun VIP's!!!
Bu gurur bu sevinç nasıl anlatılır bilmiyorum, heyecanımı anlatmaya kelimeler yetmiyor!! Onların olmadığı bir anımı düşünemiyorum. BIGBANG olmasaydı hayat renklerimden biri eksik olurdu, yarım kalırdım bunu biliyorum... Bu kadar özel bir grubun fanı olduğum için çok mutluyum... 
BIGBANG'e bana kazandırdıkları güzel dostlar için bana kattığı onca güzellik için çok teşekkür etmek istiyorum. Onların benim hayallerimin gerçekleşmiş hali o yüzden ne desem az kalır...

Nice mutlu yıllara BIGBANG!!!
Nice mutlu Yıllara VIP's!!!!
Birlikte nice sekiz senelere!!! 

Kutlamalar başlasın!! En yakın zamanda bir comeback haberi almak dileğiyle!! ^_^
Bugüne en güzel yakışan şarkı: UNTIL WHENEVER!!!
Sözümüzü Unutma!!
Forever and Always!!!

"Her zaman solabilecek bir çiçek olmak yerine ısrarla hayatta kalan yabani otlar gibi olmak için çok çalışacağız!"

[Özel Bölüm] Mutluluktan Gözleri Dolmuş Fangirl Anlatıyor: BIGBANG'e Hediye Projemiz! ^^

Merhaba Canlar!!
Bugün size beni son derece mutlu eden bir konudan bahsetmek istiyorum. Bundan yaklaşık bir yıl önce bir grup dostla bir etkinliğe başladık ve bu günlerde emeklerimiz meyvelerini vermeye başladı. En başından anlatmak gerekirse; günlerin sıkıcı geçtiği bir gün bana Bigbang'in kazandırdığı güzel insanlardan olan Azra'dan bir mesaj aldım "Bigbang'e hediye göndereceğiz, sende katılır mısın?" demişti. Hatta o sıralar (aynen şimdiki gibi :P) bir işim olmadığı için maddi sıkıntı çekmemem için utana sıkıla teklif etmişti bunu. Bende VIP kardeşimin yüzünü kara çıkarmayacağıma, elimden gelenin en iyisini yapacağıma söz vererek kabul etmiştim. O gün ki heyecanımı hala hatırlıyorum. Günüm aydınlanmıştı! Benim için bu durum çok değerliydi hala da öyle hatta katlanarak çoğalıyor da diyebilirim :D Size bugün anlatacağım şeyde tamda bununla ilgili! Başlangıçta "Yapabilir miyiz, Nasıl olacak, Nerden başlayacağız?" olan soruların hepsi bir yanıt buldu ve hayal gerçeğe dönüşmeye başladı. Şimdi ise gerçekleşen bir hayali yaşıyoruz ekipçe! Bunun mutluluğunu anlatamam! Gururluyuz! Mutluyuz!! Heyecanlıyız!!! Birde projemiz sonuca ulaşırsa; şuan Kore'de olan hediye paketimiz Bigbang'in eline ulaşır ve bir geri dönüş alabilirsek değmeyin keyfimize! Dünyanın en mutlu insanları olabiliriz!:D
Başlangıçta birçok kişiden oluşan grubumuz zaman zaman eksilerek yoluna devam etti. Hayat şartları (vb.) bazı çinguları bizden kopardı ama olsun onlara da emekleri için çok teşekkür ederim kendi adıma ^^ Yaşadığımız tüm zorluklara rağmen Hanife, Can, Azra, Seha, Betül, Mervem, Gabriela ve ben size bu çok emek verdiğimiz projeyi sunmaktan gurur duyarız!! Can bu konuyu bloğunda en ince ayrıntılarıyla anlattı sizde merak ediyorsanız şöyle buyrun: Tık Tık
Bu arada bu konu hakkında bilgi almak isterseniz yukarıda twitter hesaplarımızı ekledim, bize burdan ulaşabilirsiniz.Ayrıca bir konuya da açıklık getireyim biz hiçbir fan sayfasına veya sitesine bağlı bir grup değiliz bu yüzden bu proje belirli bir fan sayfasının projesi değildir tamamen bize aittir!!
Son olarak bu yazıyı da yazma sebebim olan şey ise, bazı insanlar size çok uzaktayken bile yakınınızda gibidir her zaman destekçiniz olurlar, beraber ilerlersiniz, bana bu proje böyle dostlar kazandırdı. En önemlisi de bu proje sürecinde biz hayallerimizide emeklerimizide birlikte paylaştık. Bu yüzden bence projemiz şimdiden başarıya ulaştı. ^^ Çok mutluyum Bigbang'in bana kattığı güzelliklere biri daha eklendi onlar sayesinde muhteşem dostlar kazandım. O yüzden Bigbang'e ayrıca teşekkür ediyorum. Bunun yanında özellikle yol arkadaşlarım Hanife, Can, Azra, Seha, Betül, Mervem, Gabriela'ya emeklerinden ötürü çok çok çok teşekkür ediyorum. Hepiniz ayrı ayrı çok seviliyorsunuz çingular!! :* #TurkishVIP #BlackVIP
Şimdi sanki kutlama zamanı?? Hadi o zaman!! ^_^

We are Fantastic Baby!!! ^_^

DUYURU: Şuan 19.08.2014 ve saat 00:40 ı gösteriyor. Bu yazının üzerinden çok geçmedi aldığım bir habere göre Gönderdiğimiz Hediyeler YG Binasından içeriye girdi. Yani şuan Bizim hediyeler BigBang'le aynı havayı soluyor! Başardık!! Mutluluktan ölebilirim! Artık bundan sonrası bizimkilere kalmış, belki bir reaksiyon alırız?? Ne dersiniz olmaz mı?? :D

14 Ağustos 2014 Perşembe

Bir "Dede" Masalı

Bugün birazcık saçmalamaya birazcık da kafa dağıtmaya ihtiyacım var o yüzden size bizim ailenin eşi zor bulunur üyelerinden sadece biri olan dedemi anlatacağım :D (Bizim ailedeki üyelerin hepsi kendine has garip özellikler taşır) "Başka konu mu bulamadın dedenden başka???" dediğinizi duyar gibiyim :D Niyetim kendimle kafa bulmak o yüzden şuan bu yazıyı okumayı bırakabilirsin ;) Bazen insan içinden çıkamadığı durumlarla da dalga geçebilmeyi bilmeli değil mi?? Hadi başlıyorum :D
 Bir varmış bir yokmuş bir zamanlar bir kız varmış ve doğal olarak bu kızın birde dedesi varmış. Kız dedesiyle hiç mi hiiiiiiiç anlaşamazmış. Hoş tek anlaşamayan o kız değilmiş ya neyse.. :D Bu dede öyle bir dedeymiş ki "50 yaşından sonra" sırf rehber olan oğlundan daha iyi ingilizce konuşabilmek inadına tutunup (ona göre turistlerle konuşmak için) ingilizce öğrenmiş hemde anadili gibi.. İngilizce öğrendikten sonra yolda karşılaştığı turistleri  ısrarla eve davet edip yedirip içirip doyurduktan sonra kendi söylediği ilahilerle uğurlayan bir misafirpervermiş. Ama gel gör ki aynı misafirperverliği kendi ailesi için göstermezmiş. Mesela eve 1 (bir) tane balık satın alıp gelirmiş "hadi şu balığı fırında pişirinde yiyeyim" dermiş karısını ve çocuklarını kendi kadar düşünmezmiş. Emekli maaşını sadece kendine harcadığı halde bir türlü borçları bitmezmiş çünkü turistlere karşı çok misafirperver olmanın yolu borç yazdırmakmış. Ne garip değil mi? :D Bu dedeye "Yapma!" dendiğinde tutan inadı bu aileyi baya zorlu olaylara sürüklermiş. Halbuki yap denileni yapsa hiçbir sorun yaşanmayacakmış. Ama ne yaparsın inat işte?
 Efendim zat-ı muhterem dede efendinin elinden geçen tüm araçlar için geçerli olan bir alternatif tıp uygulaması vardır. Mesela arabanın motoru mu delindi servise götürmek yerine bir kilo incir alınıp motor onunla tıkanır, yok efendim farklı bir bölgede bir sorun mu var getirin 2 kilo pul biberi orayı kapatır sorun ortadan böylece kalkmış olur! Dikkatinizi çekerim dedenin kullandığı motorsiklet, otomobil, traktör hatta bisiklet için bile aynı işlemler geçerlidir ve son olarak hepsi kendine has seslerinden dolayı 1 km öteden bu dede insanının geldiği anlaşılır. :D Bu dedecik çok koleksiyoner bir zatmış. Koleksiyonun ismi ise: "Sadece Bir Kez Kullanılan ve Sonra Kaderine Bırakılan Eşyalar" mış. Mesela bu aletlerin içinden bir tanesini örnek göstermek gerekirse; kredi çekerek aldığı ama hiç binmediği (ve hiçkimseye de el sürdürmediği) Yürüyüş Bandı, evet yanlış duymadınız Yürüyüş bandı! Ahh ne hayaldi: dedecik bu aletle yürüyüp o göbekçiğini eritecekti ama olmadı kısmet değilmiş. Hayat çok zor!!! Olsun Yürüyüş bandı yerine şimdi araba kullanıyor bakkala giderken bile!! :D
Hommer Simpson + Birkaç göbek daha = Dedem

Neyse bugünlük bu kadar yeter. Fazlası bünyeye ağır geliyor. :) Size geçenlerde yaşadığımız bir olayı anlatarak konuyu bitiriyorum. Anneannem ve dedem bize geldiler. Birlikte piknik yapmak için Kızılırmak'a gittik. Akşama doğru eve döneceğimiz sırada dedem karşıdan gelen turist görünümlü bir erkek ve bir kadına herkesin duyacağı bir şekilde seslendi:
-Helloo!! Where are you from???
-Biz Türküz.... kkkk
O an dumura uğramış halimle düşündüm "İngilizcede "Biz Türküz" ne demekti yaf?" diye. Rezil olmak insana böyle şeyler düşündürtebiliyor gülmeyin :D Sonrasında anneannemin kızması sonucu dedemin verdiği yanıtta tarihe altın harflerle işlenmelidir:
-Ne kızıyorsun yav, ben sorduğum sorunun cevabını aldım işte...
Ahh ah dedecik biz seninle ne yapacağız???

4 Ağustos 2014 Pazartesi

EfeKızı Döndü: Bir Refakatçinin Anıları! ^^

Anyoonngg çingular!!! Hellöööö!! Selam Canlar!! Ben geldim!! EfeKızı sonunda yuvaya dönüş yapabildi. 15 günlük bir hastane döneminden sonra normal hayata dönmek müthiş bir duygu! Merak edenler için anlatayım; Teyzem böbreğinden ameliyat olacaktı o yüzden bende yanında refakatçi olmak üzere bir süreliğine Ankara'da misafir oldum.  Yaklaşık 1 ay kadar Ankara'daydım ve zamanımın yarısı hastanede geçti, Çok şükür hastahanede işimiz kalmayınca çıktık ama o 15 günün nasıl geçtiğini bir ben biliyorum. Allah kimseyi hastaneye düşürmesin ne iyi olarak nede hasta olarak!! (Amiiiiiiinnnnn!!)
Bugün eve dönmemin şerefine size o 15 günlük sürede gözlemlediklerimi anlatacağım. Hafif trajikomik olaylar yaşadığım için anlatacak konu bulmada zorluk çekmiyorum her zamanki gibi :D 
İlk önce eğer hastanede kalma gibi bir durumunuz varsa (inşallah olmaz) yanınıza asla ve asla "Ölü Canlar" veya "Sefiller" gibi ismiyle müsemma kitaplar almayın. Gelen geçenden "Okuyacak başka kitap bulamadın mı?" diye azar yiyorsunuz. :D Hastane psikolojisini okuduğunuz kitapların isimleri bile etkiliyormuş bunu farkettirdiler, sağolsunlar varolsunlar! :D
Hastanede kaldığınız süre içinde farklı teoriler geliştirmeye başlıyorsunuz. Mesela doktor ve hemşire olacak "insanların" eğitimlerine başlamadan önce bir hastanın yanında refakatçi hayatı yaşamaları gerektiği!!! Bu sayede "İNSAN" olan doktor veya hemşire olabileceklerine inanıyorum! Yani daha umudumu yitirmiş değilim. Sağolsun bazı doktor ve hemşireler bu tezimi hala ayakta tutuyorlar. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim Mahmut Hemşire Allah senden ve senin gibi hemşirelerden razı olsun! İnsan olarak kalanlardandır kendisi! Belki denk gelir okursun burayı bilemem ama sağolasın :D
Hastanede 5 yaşındaki çocuk bile "Bu dünya kimin?" "Bu dünyayı da mahvedecem kendimi de mahvedecem!" diye bağırıyor ve yan yataktaki 80'lik nene de "Olmuyor oğlum öyle, olsaydı şu pencereden ben kendimi atacaktım!" diyorsa demek ki bir yerde bir şeyler yanlış gidiyor demektir??? Sizce?? Bence böyle?

Neyse benden şimdilik bu kadar, daha güzel daha iç açıcı bir konuda tekrar görüşmek üzere canlar!! Kendinize dikkat edin ve dilerim asla trajikomik bir hastane anınız olmasın! Görüşmek üzere!! ^^

20 Haziran 2014 Cuma

Bu Kadar Zor Olmamalı...


Bu kadar kolay olmamalı iki insanın birbirini sürekli incitmesi... Birbirlerini anlamamaları... Güven denen tek kullanımlık geridönüşümü yıpratmak... Hoşgörüyü kaybetmek... Yitip gitmiş sevginin ardından bakakalan saygıyı da kapıda bırakmak... Tüm umutlar bitmişse bırakmak yerine hala ellerini kanatırcasına uçurumun kenarında tutunmak... Özellikle de yirmi küsür yılı birlikte geçirmiş iki insan için... Her şey bu kadar zor olmamalı...
Bugün içimi dökeceğim biraz, konuşacak kimsem olmadığı için bloğum bak yine sana geldim... Anlatacaklarımın arasında boş yerler olacak oraya istediğiniz kişiyi koyabilirsiniz nasıl olsa ben kim olduklarını biliyorum...
Yakınlarda kim oldukları önemli değil iki kadının ortak dertleşmelerine misafir oldum daha doğrusu zorla davet edildim:
-Çok zor, olmuyor.. Ne kadar inat! Ne desem hep tersinden anlıyor kavgasız konuşamıyoruz. Bizim küçük oğlan sınava hazırlanıyor diye belli etmemeye çalışıyoruz ama anlıyormuş. Geçen gün babasına intihar eden bir çocuğun haberini açmış izletmiş...
-Anlar tabi, anlamaz mı hiç? Siz yine kavga ediyormuşsunuz biz onu da yapmıyoruz, konuşmuyorum bile artık ben.
-Sizinkiler fark etmiyor mu? Hoş seninkiler büyük o kadar etkilenmiyorlardır. Kız EfeKızı söylesene merak ediyorum bu konuda ne hissediyorsun, o kadar etkilemiyordur değil mi??
Ben bu soruya sessizlikle cevap verdim. Cevap verip bu iğrenç konuyu kendimce devam ettirmek istemedim. Hoş cevap versem bunu anlayacak kadar empati kurabileceklerini de zannetmiyordum. O an içimden şunları söylemek geldi ama dediğim gibi sustum:
"Evet, belki intihar etmeyi düşünmüyorsun ama artık küçük bir çocuktan farklı düşünebildiğin için daha çok acıtıyor. Kendinle dalga geçilmiş gibi hissediyorsun. Sanki diyorlar ki: "Bak seni besleyip büyüttük ama biz birbirimize o kadar zıttız ki sende bizim en büyük anlaşmazlığımız, sevgisizliğimiz (...) hoşgörüsüzlüğümüzsün. Artık dünyaya geliş amacının ne olduğunu öğrendin. Hadi kolay gelsin, bundan sonraki hayatında başarılar(!)"
Kimse bana evliliğin mükemmelliğinden, faydalarından "amanda ne güzel"liğinden bahsetmesin. Ben evlilik denen mutluluğu kanıtlanmamış teoriye inanmıyorum. Bana göre ayı evi paylaşan, sürekli birbirini incitmeye çalışan insanların oynadığı skorsuz bir maç. Ne kazanan ne kaybeden ikisi de belli değil, bildiğin anlaşmalı bir düşmanlık! Evlilik hakkında başka türlü konuşamıyorum çünkü bu düşüncemi yanlışa çıkaracak bir doğru örnek göremiyorum çevremde...
Erkeğin bilmem ama ben bir kadının vazgeçişini ne kendimden öğrendim nede kadınlar üzerine yazılmış özlü sözlerden. Biliyorum ki bir kadın ne kadar çok konuşuyor ne kadar çok bağırıyor ne kadar çok çabalıyorsa o kadar değer veriyor demektir. Sustuğu an, kelimelerini tamamen bitirdiği an, artık nefesini sana harcamadığı an her şey beraberinde bitmiş çıkmaz yola girilmiş demektir.
Kadının sessizliğine bürünen bir ev bence kimin daha önce cinnet getireceğinin belirlendiği ilk adımdır. Kadın susuyor ve erkek sürekli konuşuyor her şeyden habersizce... Aradaki sessizlik ve boşa dökülen kelimeler çocukların üzerine yükleniyor. Gerisi zaten aynı evi paylaşan pansiyoner ilişkisi; ne birlikte ne ayrı...
Bana kattığı bu tecrübeler için emeği geçen "Susmuş Kadın"a teşekkür ediyorum..
Şimdi yine her şeye rağmen bir umuda bağlanıp söyleyebileceğim tek şey: Bu kadar zor olmamalıydı...

11 Haziran 2014 Çarşamba

Mutluluktan Gözleri Dolmuş Fangirl Anlatıyor VOL6: TAEYANG'IN DOĞUŞU "RISE"

Evet beklediğimiz gün geldi!!! Taeyang sonunda RISE'la geri döndü!!!

Albüme geçmeden önce içimdekileri dökmem lazım. Eğer YG'ye saydıracağım bölümü okumak istemiyorsan yıldızlarla ayrılmış bölümü okumadan geçebilirsin ;) Ayrıca bu yazı bol Fangirllük içerir, geç değil şuan kaçıp kendini kurtarabilirsin!! :D :D
___╰☆╮___ ╰☆╮___╰☆╮___
 Bundan tam 8 ay önce Mutluluktan Gözleri Dolmuş Fangirl Anlatıyor serimin Taeyang'ın solosu Rınga Lınga'yı anlattığım yazımı şöyle bitirmiştim:
"... Tae'nin albümü tamamen ne zaman çıkacak yoksa YG yine bir trollük yapıp bizi tek şarkıyla mı avutacak şuan için net bir bilgi yok! Hala bekliyoruz!! ..." 
Ve evet beklendiği gibi YG bizi 8 ay boyunca tek şarkıyla bekletti. Yok bu ay çıkacak yok şu ay derken onca zaman sabırla bekledik çünkü alıştık. Böyle ertelemeler YG için bir "Albüm Öncesi Ritüelidir" yapmazsa olmaz içi rahat etmez!! Sizi temin ederim 8 ay boyunca Güneş'in doğmasını beklemek nedir "ANLAYAMAZSINIZ!" :D ahaha :D :D
Peki YG hiç bu kadarla kalır mı? Evet hep birlikte söylüyoruz: Haaayyııırrrr!!! YG aylarca oynadığı yetmiyormuş gibi birde saatlerle oynadı bizimle. Anlamıyorum bu adamın zaman algısını!! Eğer senin bir sanatçın comeback yapacaksa tarihi albümün yetişeceği bir zamana ayarla ve söz verdiğin tarihte söz verdiğin saatte yayınla? ama yok o zaman VIP'ler nasıl deliye dönecek? Olmaz mutlaka bir kaç ah alacak ki içi rahat etsin!!!YG seni hiç comeback için geri sayım aracıyla bekklettiler mi? o Hissi bilmiyorsun değil mi? İşte hep o duyguyu tatmadığından bunlar!! Birazcık empati lütfen! :D :D ama ben akıllandım bundan sonra YG'nin verdiği tarihlere +3 gün ekleyeceğim. Belki yavrularıma biraz geç kavuşurum ama hiç yoktan beklemekten ve tekrar tekrar trollenmekten sinirlerim bozulmaz! Evet YG'ye saydırma bölümünü burada bitirirken YG'ye açıkca söyleyeceğim tek şey şu: YG her ne kadar trollüklerine saydırsam da böyle mükemmel sanatçılar yetiştirdiğin için çok teşekkür ederim sana!! Şu trolleme alışkanlığın da olmasa iyisin iyi! ;) ahaha :D :D
VIP olmak erdemliliği de beraberinde getirir çünkü beklemek ve sabır bir VIP'in ana damarlarından biridir!!! #STAYSTRONGVIP #DirenVIP 
___╰☆╮___ ╰☆╮___╰☆╮___
Sizi temin ederim ki Taeyang öyle bir dönüş yaptı ki yıllarca aylarca beklediğimize değdi!! Rınga linga'nın çıktığı zamanda söylemiştim bu tek şarkı bana yetmedi diye o yüzden bu 9 şarkılık albüm beni mutlu etmeye yetti de arttı bile. Çünkü her şarkı güzel! Hem nasıl olmasın ki?? Taeyang'ın eşsiz bir sesi varken onun söylediği her şarkı güzelleşir. Aman sevgili okuyucu Hayranı olduğum için övdüğümü felan sanma gerçekler bunlar!! Dinlediğin zaman sende anlayacaksın ne demek istediğimi!!  ^_^ 



Taeyang'ın albümünün ismi: "RISE" Tam 9 şarkıdan oluşuyor. Şarkıların sözleri Taeyang ve YG'nin söz yazarlarından, O sözler birde Taeyang'ın eşsiz sesiyle birleşince beklendiği gibi ortaya müthiş bir albüm çıktı. albüm yayınlandığı anda tüm listelerde 1. oldu anlayacağınız allkill yaptı!! Yakışır Güneşime!! Hadi daha fazla bekletmeden albümün çıkış şarkısı ve klibini izleyelim:
 EYES, NOSE, LIPS

Kızı yaktın bizi de yaktın Taeyang!! :D
...One Love, One Heart...
Albüm yayınlanmadan önce neden bilmem bu şarkı sanki daha hareketli bir şarkıymış gibi gelmişti.Ve o yüzden Rınga Linga'nın klibi gibi bir klip beklemiştim. Ve klip yayınlandıktan sonra baktım ki alakası yok. Şarkı zaten müthiş diyecek tek kelime yok alıp götürürüyor insanı ama klipte çok güzel. Bir klip ancak bu kadar sade ve aynı zamanda bu kadar anlamlı ve duygusal olabilirdi. Açık söylemek gerekirse ben çok etkilendim. Güneşim yaktı geçti... Bazıları klipte Taeyang'ın çıplaklığına takmış ama VIP olanlar bilirler ki bu ona has bir giysi! :D Taeyang'ın üzerinde bir şeyler görmeye alışkın olmadığımız için bize hiç garip gelmedi doğrusu :D ama TOP'yi böyle görseydik emin olun yer yerinden oynardı! :D ahahaha :D


Taeyang Güneşim sen nasıl güzel bir şey olmuşsun yahu!! Sesin, şarkıların, sen!! Dinlerken mest oldum! Bu kadar özlediğimize değdi!! Hangi kelimeler ifade eder bilemiyorum!! Müthişsin!!! Mükemmelsin!! Eşsizsin Güneşim!!! 
Bu arada Röportajlarında Taeyang hala ilk aşkını unutamadığını anlatıyor bu şarkıda ona ithaf edilmiş gibi durmuyor mu sizce de? Görüyorum görüyoruuumm: Taeyang'ın ilk aşkı ben olsaydım keşke diyen milyonlarca fangirl görüyoruuummm!! (Bende dahilim o gruba! :P) Tamam tamam vurmayın beni fena "Güneş" çarptı ondan bunların hepsi!! :D :D Ayrıca bu şarkıyla birlikte 2 şarkıya daha klip çekileceği gelen bilgiler arasındaydı. Haziran'ın 8'inde 1AM ve haziran'ın ortalarına doğru da Body'ye. Sonunda o gün geldi ve 1AM'ın klibine de kavuştuk. Bu yazıyı biraz geç yazmamın sebebi budur son gelişmeleri de konuya ekleyebileyim diye ^_^


Gitti yavrucağım!! Gitti saf çocuğuumm!!! Zamanında bir klipte (My Girl'de) ilk öpücüğünü alan Taeyang'la şimdiki arasında farkı hepimiz gördük :D Hatta attığı bir tweette bunu kanıtlamış oldu:
"Yea.. I did it.." diye övünen bir Taeyang artık utangaç değildir değil mi? Hani zamanında dansçı kızlarla heyecandan dans edemeyen Tae?? ^_^ Klibi izledikten sonra Adile Naşit'in "gittii gittiiiiii" nidalarıyla kısa bir ağıt yakmanın ardından gerçeklerle yüzleştim: Tae'miz artık büyüdü!! :D ahahaha :D Şakayı bir kenara bırakırsak klip yayınlandıktan sonra Twitter ahalisi klip üzerine geyiklerine başladılar ki VIP'leri tutabilene aşk olsun!! Tabi ancak idolünün kiss sahnesiyle bu kadar geyik yapabilen başka bir fan grubu var mıdır bilemiyorum :D
Taeyang ilk canlı performansını Eyes, Nose, Lips ile yaptı. İşte o performans:

Yorumu size bırakıyorum; sahnede sadece kendisiyle bu kadar etkileyebilen başka biri var mıdır?

Albümde birde G-Dragon'la bir düet var ki yine dinlenilesi şarkılardan. Hoş albümdeki şarkıların hepsi mükemmel! Albümü baştan sona dinlemeye doyamıyorum ^^ Bu şarkının "Canlı performansını izlemeyi çok istiyorum! İnşallah VIP'lere bir süpriz yaparlar!!" diye günlerce dua etmiştim ki kabul oldu! İşte sözleri GD'ye ait olan o şarkı ve performans:
STAY WİTH ME

Siz nasıl bu kadar güzel olabiliyorsunuz?? Sahnede parlamayı nasıl bu kadar başarabiliyorsunuz!! GD ve Taeyang bu performans için prova almamışlar ve bu kadar mükemmeller!! diyecek tek kelime bulamıyorum. Onları birlikte sahnede görmeyi özledim; BIGBANG'i özledim... Bu arada Şarkının güzelliğine mi ağlayayım yoksa GD'nin şarkıyı evlenme teklifi yapar gibi yazmasına mı bilemiyorum.. Pöhhhüüü >.<
Ve benim Eyes, Nose, Lips'ten sonra en çok sevdiğim 2. şarkı: 
THROW AWAY
"Dökülmeyecek bir damla göz yaşı daha 
vaktim bile yok buna 
"durmayacağım
bundan böyle
alışkınım yalnızlığa""

(Çevirisi için: Tık Tık)
Size tanıtmak istediğim bir şarkı daha var ki bu şarkı ne sözlerle anlatılır nede uzun uzun cümlelerle.. Sadece şarkıyı dinleyin ve bırakın sizi alıp götürsün.. Tablo'nun sözleri, Taeyang'ın sesi ve üstüne tek söz söylenemeyecek kadar enfes bir şarkı... Kısaca mahvetti bu şarkı beni...
Love You to Death

Ve son olarak yine bir VIP olmanın gururunu yaşıyorum. Hiçbir zaman hayal kırıklığına uğramadım, uğramayacağım da adım gibi biliyorum!! Bir kez de kötü bir şey yapın neden bu kadar mükemmelsiniz ki? Kendimden bile şüphe ederim ama sizden etmem sonuna kadar mükemmellik bu işte!!! 
Bu serinin yeni yazısını Daesung'un dönüşü veya BIGBANG'in dönüşü hakkında yazmak istiyorum ama görünüyor ki YG papa Daesung için savaş başlatmayalım diye bizi Japonca single'la avutmaya, BIGBANG içinse daha fazla bekletmeye kararlı o yüzden bu serinin devamının gelmesi yıllar alabilir!! Yazının başında YG için "Trollükleri olmasa iyidir iyi" demiştim değil mi? Şuandan itibaren bu söz tarafımca geçerliliğini bir sonraki emre kadar yitirmiştir!! YG bundan sonra Trol Ağası'sın benim için!!! #DayanVIP #DayanEfeKızı
Şimdilik bu kadar çingular!! Yeniden görüşmek üzere bol RISE'lı günler hepimize!! :D

BigBang'i daha yakından tanımak istersen şu yazıma bir göz at ^_^

Bu serinin diğer yazılarını da okumak istersen;

15 Mayıs 2014 Perşembe

Bir Avuç Kömür Dağladı Yüreğimi...


Yaşadığımız şu son günler milletçe içimizi yaktı ama ben bir Manisalı olarak anlatmak istiyorum her ne kadar orda yaşamasamda akrabalarım Manisa'da.. Bu yaşanan felaket bazılarına göre " Kader veya Olağan bir durum (!)" olarak görünsede benim için ihmalkarlık ve vicdansızlıkla eşdeğer!! Bu felaketin büyüklüğüne mi üzüleyim yoksa sonrasında yapılan vicdan yoksunu açıklamalara mı bilemiyorum??!!

Babam zamanında bu felaketin yaşandığı maden ocağında  bir süre çalışmış, bugün ruh gibiydi gözleri dalıp dalıp gidiyordu nedenini sorduğumda; "Kendimi orda, yerin altında kalmış gibi hissediyorum" dedi...
Akrabalarımızdan biri o madende çalışıyor ve bugün öğrendim ki maden ocağında mesai saati değişiminde içeri girecek işçilerden biride oymuş yani 5 dakika erken girseydi o da yerin altında olacaktı... :(
Ayrıca amcam da o madende bir maden işçisiydi ve bir süre önce ordan ayrılarak başka bir madene geçti...
Bu yaşananlar ne kadar rahat nefes aldırır insana, nasıl bir teselli olur bilmiyorum... Bende o madende yakınını kaybeden biri olabilirdim şuan hatta sende... Ne söylenir böyle bir acıyla nasıl başa çıkılır bilemiyorum...Kelimeler hafif kalıyor bu acıyı tarif etmede... 

Allahım sen yardım et... Memleketim yanıyor... Başımız Sağolsun!!!!

29 Nisan 2014 Salı

Yeni Cicilerim: Defter Alışverişi!! ^^

Evveett yeni cicilerim oldu benim hemde uzun bir aradan sonra!! Bir kırtasiyekoliğin parasız kalması kadar kötü bir şey yok bunu anlamış bulunuyorum çünkü en son kırtasiye alışverişimin üzerinden 6-7 ay kadar uzuuuunnn bir zaman geçmişti. İnsanın kaynağı olmayınca sevdiği şeylerden bu kadar uzun süre ayrı kalabiliyormuş demek ki, yok yok benim bir kırtasiye sponsoruna ihtiyacım var :D Şaka bir yana ama yeni bir iş bulmayı sırf benim kırtasiye alışverişlerime tekrar başlamak için bile istiyorum :D Bu çulsuz dönemimde renk renk kalemlerden, yazmaya kıyamadım defterlerden (...) ayrı mı kaldım peki? tabi ki de : Hayır! :D Stoktakileri tüketttim :D
Önceki gün günübirlik şehir dışına çıktım: benim üniversite şehrim Kayseri'ye! Kayseri'nin benim için yeri ayrıdır (bazı insanlarına rağmen) çok severim ^^ En çokta kırtasiye yönünden çeşitli şeyler bulabildiğim için benim tabirimle zengin oldukça bir Kayseri yapıp gelirim :D Malesef Nevşehir bu yönden güzel şeyler bulabilmek adına biraz kısıtlı bir yer :( Nevşehir'le Kayseri arası 1 saatlik bir mesafe olduğu için buna da değiyor tabi. Neyse çok konuştum, işte yeni defterlerim!! ^_^



Bu defterleri yaparken sanki bana sormuşlar!! Bayılırım böyle temalı defterlere!! Birde çizgili yerine çizgisiz düz yapraklı olsaydı daha daha güzel olur tadından yenmezdi artık!! Defter kapaklarında çok çeşit vardı; Bob Marley'den tutun da The Godfather'a kadar. Bense, benim kült değişmez filmlerim olan Selvi Boylum Al Yazmalım ve Amelie'de karar kıldım. Benim bütçe ancak iki deftere yetebildi malesef, aklımda kalanlar olmadı değil ama neyse artık onlarda başka bahara :D :D Ayrıca defterlerin arka kapaklarında filmlerden alıntı görüntülerde yine kalbimi kazanmaya yetti, nasıl kıyıp yazacağım bunlara ben?? :D

18 Mart 2014 Salı

Çanakkale Zaferi'nin 99. Yılı Hepimize Kutlu Olsun!!!

Bugün en değerli günlerden biri!! Bugün Türklüğün gururlarından biri olan Çanakkale Zaferi'nin 99. yıldönümü!! 99 sene önce bu vatan için binlerce fidanı toprağa verdik, onlar vatana borçlarını canlarını gözlerini kırpmadan vererek ödediler; bizim için, vatan için...

Çanakkale Zaferi'nin 99. Yılını ve Şehitlerimizi Sonsuz Saygıyla Anıyorum!!!


Çanakkale bu milletin en derin damarlarından biridir, bir milletin uyanışıdır. Vatanı uğruna kendi hayatını hiçe sayan bir neslin torunları olarak onların bıraktığı mirasa sahip çıkabiliyor muyuz?? Ben kendi adıma konuşmam gerekirse açık yüreklilikle söylüyorum ki: Hayır!! Malesef ki şehitlerimizi yattıkları yerde rahat ettirmiyoruz. Biraz ağır oldu belki ama Çanakkale benim için kıymetlidir, dokunulmazdır, mazur görün.. Türk'e hiçbir zaman yakışmamış esareti ne kendilerine nede kendilerinden sonra gelecek kuşaklara reva görmeyen bu insanların haklarını nasıl ödeyebiliriz ki? İnanın onların ne koşullarda savaştıklarını düşündükçe benim yattığım rahat yatak ve önüme gelen lezzetli yemekler bana işkence ediyor, diyorum ki ben bunları hak edecek vatanım için ne yaptım??? Umarım benim gibi düşünen insanımız çoktur yoksa son zamanlardaki yaşadığımız döneme bakarsak yeniden ayağa kalkmamız daha büyük bedellere sebep olacak gibi.. :( 
Bizim Çanakkale'de kazandığımız sadece "Zafer" miydi??? Biz Çanakkale'de vatanımızı elimizden almaya gelen diğer devletlere insanlığı, şerefi, onuru öğretmiş bir ecdadın torunlarıyız!!! Bu günlerimizi unutmamamız dileğiyle yaşadığımız son zamanlara ithafen Mehmet Akif'ten bir şiir paylaşarak yazımı bitirmek istiyorum..

" Zulmü alkışlayamam, zâlimi aslâ sevemem;
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem…
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ boğarım…
-Boğamazsın ki !
-Hiç olmazsa yanımdan kovarım.
Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Hele hak nâmına haksızlığa ölsem tapamam.
Doğduğumdan beridir âşıkım istiklâle,
Bana hiç tasmalık etmiş değil altın lâle
Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Kesilir, belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim.
Adam aldırma da geç git, diyemem, aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım.
Zâlimin hasmıyım amma severim mazlûmu…
İrticâın şu sizin lehçede ma’nâsı bu mu? "

                                                    Mehmet Akif Ersoy

Sanki bu günler için yazmış Mehmet Akif... İbret alınmalı...

6 Mart 2014 Perşembe

Song Seung Hun Üzerine Bir Anne-Kız Parodisi ^^

Konuya girmeden önce söylemek istediğim bir şey var!! BEN DEMİŞTİM!! BEN DEMİŞTİM BEN DEMİŞTİM!! Önceki yazımda Song Seung Hun'un Türkiye'ye geldiğini ve İstanbul'da fotoğraf çektirdiğini söylemiştim. Sonrasında da şu cümleyi kurmuştum: "Bir Koreli Türkiye'ye geliyorsa İstanbul'dan sonra uğrayacağı ilk yer Kapadokya'dır" diye!! Ve evet işte beklediğim fotoğraf geldi:
Merak edenler için fotoğrafın çekildiği yer Göreme'yi kuşbakışı izleyebileceğiniz "Esentepe" 
Bugün Kapadokya'da yağmurlu bir gündü ve akşama doğru azalan yağmur yerini kapalı bir havaya bıraktı. Bunu fırsat bilerek bugünkü yürüyüşümüzü yapmak için annemle birlikte evden çıktık. Yolu daha yarılamamıştık ki yağmur yeniden yağmaya başladı. "Birazcık ıslanırız canım ne olacak" diyerek yürüyüşümüze devam ettik. Sonrasında benim değerlim olan iki çingumdan (Hanife'm ve Azra'm, siz kendinizi biliyorsunuz ;) kocaman seviliyorsunuz kooccaaammaaaaannn!! :* :* kkk :D) gelen bir mesaj ve telefonla bizim Seung Hun'un Kapadokya'da olduğunu öğrendim. İşte burdan sonrası tam bir komedi!!

UYARI: Bundan sonrasında anlatılacaklar tamamiyle gerçektir ve bizzat yaşanmıştır. Konu Absürd komedi olarak devam edecektir!! Yüreği kaldırmayacak olanlar devam etmesin :D

Telefonu kapadıktan sonra sevindirik olan ben yolda deli gibi gülmeye başlayınca eve dönüş yolunda annemle aramızda geçen konuşma:
Ben: ahaha :D Yeeeyy!! Ben dedim!! Ben dedim!!
Annem: Delirdi yine!! Ne oldu, kim gelmiş?
B: Anne Koreli bir aktör vardı Türkiye 'ye gelmişti şimdi de burdaymış, fotoğraf paylaşmış, bizimkiler haber verdiler.
A: Yine mi koreliler? ooyy!! Belli oldu niye delirdiğin :D :D Sizin aranızda akıllınız yok mu hiç??
B: Anneee!! ommaaaaaa!! yerimde duramıyorum yaaa!! Nerdeki acep? Azra'nın dediğine göre yüksek bir yerdeymiş ve gökkuşağını paylaşmış!!
A: Yağmur burda (avanos'ta) yeniden başladığına göre Göreme veya Uçhisar taraflarında olması lazım.
B: Kesin Göreme'dedir yaa!! Şimdi gitsem hava kararmaya yaklaştı, bulamam ki..
A: hah tamam bir elin korelisini aramadığın kalmıştı, bulup ne yapacan?
B: ahaha :D önce bir bulayım sonra düşünürüm ne yapacağımı :D :D
A: oldu anladım ben seni..
B: tüh ya daha önce haberim olsaydı belki yakalayabilirdim..
A: Tüh ya! nasıl kaçırdın sen bunu?!
B: değil mi? :( oofff :( Bak şimdi anne bir hikaye yazalım seninle... Şimdi şu yoldan bizimkinin arabası geliyor olsa..
A: tamam başladık yine!! Özge çişim var daha sonra konuşalım! (Burda Tarkan'a gönderme yapıyor kendileri :D :D Yanlış anlaşılmasın annem bir Tarkan hayranıdır :D)
B: ahahaha :D :D yooook öyle, hemen kurtulmak yok :D Bak şimdi: Bizimkinin arabası geliyor karşıdan sence ben ne yaparım?
A: önüne atarsın kendini sen!!
B: evveet doğru bildin :D :D Böylece arabayı zorla da olsa durdurmuş olurum ama tabi bu arada benim bacağım kırılmış?
A: ya Sabır! eee?? kırık bacakla benim başıma kalıyorsun?
B: ehu ehu :D yok orası öyle olmuyor; bizimki arabadan atlayıp yanıma geliyor ve..
A: dur tahmin edeyim: sana aşık oluyor? ilk görüşte aşk, bildim değil mi? :D :D
B: nerden bildin? :D :D Ve dayanamıyor beni hastaneye götürüyor başımdan da bir an olsun ayrılmıyor..
A: Yazık adama!! ahaha :D :D
B:Yaa niye yazık olsun!! :D ooff!! Hayalimi bölüyon ya!! Dur bak dinle: Ben iyileşene kadar dönmüyor Kore'ye, ben tam hastaneden çıkacağım zaman bana ne diyor??
A: "Bu deliden kurtuldum sonunda!!" diyordur kesin :D :D
B: yoook, diyor ki: Özge-sshhii il keronaca!!
A: Ne diyor, Ne diyor???
B: Özgecim evlenelim diyor!!
A: ppuuuffff :D ahahahaha :D ahahaha :D dur yürüyemeyecem gülmekten!! :D ahahaha :D :D
B: niye gülüyorsun bu kadar yaaa!! Çok mu komik, olamaz mı yani!!
A: olur olur :D şimdi sizi çocuklarınız da olur değil mi, böyle tombul tombul çekik çocukları hayal edince!! ahahaha :D :D ( burda gördüğünüz gibi annem benim kilocuklarımla dalga geçiyor, baya eğlendi gerçekten :D)
B: gül sen güüül! :D evet öyle düşününce komik tamam kabul  :D :D ama benim cevabımı duymadın daha??
A: neymiş cevabın?
B: "Andüüüeeee yani hayııırrrr evlenemem seninle, ben başkasına aşığım!!" diyorum ve onu orda bırakıyorum!!
A: aaaa ne oldu şimdi? hani onun için arabanın önüne atmıştın kendini, şimdi ne oldu da vazgeçtin??
B: dur daha bitirmedim kadın acele etme :D Diyorum ki: "Beni seviyorsan bana BigBang'i getir!! Mutlu olmamı istiyorsan beni GD, Taeyang, Seung Ri, T.O.P veya Daesung'tan biriyle evlenmemi sağlarsın? veya farketmez hepsi de olur" diyorum :D :D :D
A: Ne BigBang'miş bu yahu!! Kız her işin sonunu Sidi midir Cidi midir ona bağlıyor!! Adama yazık oldu, arada kaynadı gitti... Bari seni Kore'ye götürmesini isteseydin, vicdansız yazar mahvetti adamı!!
B: Bu Kore draması anne olacak o kadar.. :D :D
A: ee sonu nasıl bitiyor? bu kadar mı?
B: evet bitti bu kadar aynı sonu belirsiz Kdramalar gibi!! :D :D
A: Kore dizisi izleye izleye bu hale geldin sen.. aaa bak Özge karşıdan gelen traktörün içinde olmasın senin ki?? :D Yolda arabası bozulmuş otostop yaparak sana kavuşmaya çalışıyor :D Benden de iyi yazar olur :D
B: ahahah :D Özge'nin aşkı yollara mı düşürüyor adamı?? Yok bence beni evin önünde bekliyor süpriz yapacak!!
A: tamam oldu! Şöhret olduk desene :D Öyleyse eve gidince sen kapının önündeki kameraları oyala bende eve girebileyim :D
B: ahahah :D Seviyorum seni kadın!! :D
A: Git sen BigBang'ini sev deli şey!!

Eve gelene kadar yaptığımız konuşmanın bir kısmını dinlediniz, verdiğim rahatsızlıktan ötürü özür dilerim :D ama bugün müthiş keyifli bir gün olduğu için paylaşmak istedim :D Eve gidene kadar yolda gördüğümüz her araca yorum yaptık hatta bir ara Seung Hun'u bir kamyon şoförü olarak bile hikaye yazdık :D İlk başta uyarımı yaptığım için kendimi suçlu hissetmiyorum sonuna kadar okuyan sizdiniz!! :D Biraz saçmalamaya ihtiyacım vardı iyi oldu böyle :D :D
Sadece bir fotoğraf karesinden çıkan bu sohbet beni müthiş eğlendirdi, o anı yaşamak gibi olamaz ama eminim sizi de eğlendirmiştir. ^_^ Bu yazıdan çıkan sonuç ise yine sonu belirsiz biten Kdramalar gibi havada kaldı :D İşte bu kadar!! :D

4 Mart 2014 Salı

Yürüyüş rutinim ve 2NE1 hakkında bir kaç lakırdı ^^

Uzun zamandır spora başlamak istiyordum ama çalışırken zamanım olmuyordu sonrasında da üşengeçlik edip bir başlayıp bir bıraktığım yürüyüşlerim vardı.Bundan 3 hafta kadar önce bu üşengeçliğe bir dur deyip yürüyüşe başladım.Tam 3 haftadır (daha doğrusu 3 hafta 2 gündür :D) Her gün günbatımına yakın çıkıp 3-5 km arası yürüyorum tabi annemle birlikte ^^ Ben yürüyüş yapacağım deyince o durur mu hiç! :D Evet buraya kocaman bir MAŞALLAH alalım ve içimdeki bu yürüyüş canavarı ölmesin :D Elimden geldiğince devam ettirmeye kararlıyım. Tabi bu yürüyüş aşkıma günbatımının muhteşem güzelliğinin etkisi yok değil. Sırf bu manzarayı izlemek için yürüyorum bile diyebilirim ^_^ Sizinle de paylaşmak istedim:


Gün Batımında Kızılırmak ^^
Bugün yürüyüşümün ve bu manzaranın tadını 2NE1'ın yeni albümü Crush ile çıkardım. Anlayacağınız bugün gözümde kulağımda keyif doluydu! :D Eğer hala dinlemediyseniz kızlarımın albümüne bir göz atın derim, eminim pişman olmayacaksınız. Hem 2 klip birden paylaşarak YG Papa yine trolledi bizi :D ama tabi böyle trollenmeye can kurban, YG papa hep böyle ol! :D
Kızlarım yine dünyayı kurtarıyor: Come Back Home!! ^^

Çok şekersiniz ama siz!! Happy!! ^^


Bu albümden benim favorim olan 2 parçam var, ilk dinleyişte sardılar beni ^^ İlki:
 "Gotta Be You!!"

Diğeri ise CL'in solosu: "Mental Breakdown"

(Çeviriler için Nymphe'ye teşekkürler ^^)

Bu arada Koreli aktörlerden Song Seung Hun Türkiye'deymiş. Ne için geldiğini bilmiyorum ama İstanbul'da çeşitli yerlerde çektirdiği fotoğrafları biz Kore Fanlarından kaçmadı tabi! :D Eğer bir Koreli Türkiye'ye geliyorsa İstanbul'dan sonra uğrayacağı ilk yer Kapadokya'dır arkadaş!! :D Ne dersiniz belki bizim Song Seung Hun'u buralarda yakalarım?? Olur mu olur? Belki bir yürüyüşte de manzaram Seung Hun olur? :D :D
Şimdilik bu kadar, Görüşmek üzere çingular!! Anyyoonngg!! ^_^

3 Mart 2014 Pazartesi

Küçük bir sızı...

Bazen bazı şarkılar bir şeyler hatırlatır; unutmak istediklerini yada unuttuğunu sandığın şeyleri… Bazen bir şarkı eskilerden tanıdık bir koku olur gelir burnunu sızlatır derinden.. Bugün de öyle... Nerden çıktın karşıma?


Sen sandığım şey belki benim yüreğimdi...