Bu vatanın kolay kazanılmadığının her karışının ayrı bir değere sahip olduğunu anlatan bir gündeyiz:18 Mart Çanakkale zaferinin 98. yıldönümü!!! Ben ki anlatacak kelime bulamıyorum.Her zaferimiz her günümüz önemlidir ama beni en derinimden vuran Çanakkale'dir. Çünkü Çanakkale bir milletin yeniden ayağa kalkıp, ölürken dirildiği bir zaferdir.Çanakkale Türklere has bir inançla,imanla kazanılan bir zaferdir.Onlar ki gözlerini kırpmadan geride bıraktıklarını düşünmeden canlarını pahasına, onun için onuru,şerefi,namusu anlamına gelen vatanını korumaya koşmuşlar.Türk'e hiçbir zaman yakışmamış esareti ne kendilerine nede kendilerinden sonra gelecek kuşaklara reva görmemişlerdir.Türklüğün gururlarından biridir Çanakkale!
Benim çocukluk hayallerimden biriydi Çanakkale'ye gidip oranın toprağına ayak basıp havasını solumak... Bu hayalim üniversitede çok sevdiğim eşsiz bir tarih hocam sayesinde gerçekleşti.Kayseri'deki (Hatta Türkiye'deki) eşsiz tarihçilerden biridir kendisi,şanı şöhreti pek sevmez o nedenle tam ismini vermeyeceğim: A.N.K. denildiğinde zaten tanıyanlar hemen çıkaracaklardır.Ben inanıyorum ki bu hocamla tanışmam benim hayatımda dönüm noktalarımdan biri."Yurt sevgisi ve Milli Bilinç Projesi" kapsamında yaptığı gezi turlarından birine katılma şansı yakaladım.Bu turun içinde tabiki Çanakkale'de vardı.Ne kadar sevinmiştim ne kadar duygulanmıştım anlatamam.Hem Çanakkale'ye gideceğim hemde en sevdiğim tarih hocamın rehberliği eşliğinde, benim için büyük fırsattı! Ben "Çanakkale Ruhunu" o gezide çok daha iyi anladım zaten benim için yeri doldurulamaz,vazgeçilmezlerimden biriydi ama dediğim gibi o geziden sonra ben iki hafta kendime gelemedim.Ne uyuyabildim ne de yemek yiyebildim çünkü yattığım yatak rahattı ve rahatça yemeğim önüme geliyordu..O rahat yatak bana işkence etti uyuyamadım o yemek önüme geldi ağlamaktan yemeği yiyemedim.Ben böyle rahat yaşamak için ne yapmıştım,ne emek sarfetmiştim??? Benim böyle rahat yaşamam için kaç şehitten helallik istemem gerekir??? Bastığımız her toprak parçası için kaç şehitten helallik almamız lazım??? Bunları hiç düşündünüz mü? Bizim kazandığımız sadece Zafer miydi??? Biz Çanakkale'de vatanımızı elimizden almaya gelen diğer devletlere insanlığı,şerefi,onuru öğretmiş bir ecdadın torunlarıyız!!! Ne kadar anlatsam az geliyor,kulandığım kelimeler hafif kalıyor. Birde bir konu var ki farklı gündemlerle farklı törenlerle bu önemli günler unutturulmaya çalışılıyor.Bir katilin ayaklarına kadar gidip "Müzakere" yapılıyor!!! Bunları ben kaldıramıyorum. Şehitlerimize haksızlık,vatanımıza haksızlık değil mi? Onca şehidimizin kemiklerini sızlattığımız yeter!!!
Günümüzde gençliğin bu konulara önemsiz bir meseleymiş gibi sadece anma töreninin bitimine kadar sabrettiği bir dönemdeyiz.Neden? Bir çocuğa ilkokuldan tut lise sona kadar ezbere dayalı tarih anlat sonrasında tabi ki tarihi bilmez,ilgilenmez,.Kaç öğrenci biliyordur: Atatürk'ün Geometri'den tut Medeni Bilgiler'e kadar kaç kitap yazdığını? Kaç öğrenci Atatürk'ün hayatı hakkında ezberletilenler dışında (!) 5 cümleden fazla bilgi verebilir? Bence her öğrenci eğitim hayatında birinci sınıftan itibaren belirli aralıkla gidip mutlaka Çanakkale'yi görmeli.Zaten orada soluduğunuz her hava size tarih bilinci olarak geri döner.Ben buna inanıyorum...
Umarım biraz daha bilinçli bir millet haline geliriz,Uyutulmaktan ve uyumaktan ne zaman sıkılıp kendimize geleceğiz? Umarım büyük bedeller ödemeden başarırız.
ÇANAKKALE ZAFERİNİN 98. YILI HEPİMİZE KUTLU OLSUN!!!
Bugün sonu gelmez düşüncelerimin dibine vurdum ve aklıma ne
geliyorsa,ne hissediyorsam karalamaya karar verdim,Benim serzeniş anlarımdan
biri daha…
Bazı araştırmalara göre birini sürekli düşünüyorsanız ve bunu engelleyemiyorsanız, sebebi
düşündüğünüz kişinin de sizi düşünmesiymiş.Bu teoriye inanmalı mıyım??? Önceleri inanıyordum ama artık kendi canımı
böyle düşünerek acıtmamayı seçtim.Yapabiliyor muyum orası tartışılır.Hatta
düşünmemeye çalışarak daha çok canımı yaktığım da söylenebilir.Seninde beni
düşündüğün inancına tutunmak beni yoruyor.İnsan bir yerden sonra sadece inanmak
istemiyor,yaşamak istiyor…
Seninle aynı şehirde
nefes almak bile artık beni yok yere zorlamaya başladı.Düşündüğüm tek şey
Yaşadığım şehri sevmeme rağmen başka bir yere, başka bir şehre taşınmak oluyor
çünkü sen benim kendime olan inancımı sarstın.Herşeye yeniden sıfırdan başlamak
istiyorum,kendi ayaklarımın üzerinde durup seni hiç yoksa hatırlamamak
istiyorum çünkü biliyorum unutamayacağım….
"Aramadığın
yerlerde olmayı seçiyorum nedense. Karşılaşma ihtimalimizin olmadığı…
Olamayacağı… İlk ışıktan sağa dönüyorum hep. Senden değil, seninle
karşılaşmaktan korkuyorum... "
K. Tazeoğlu
Aynı zamanda hayat
öğretiyor ki insan belli bir yaştan sonra hem kendi hemde ailesi için anne ve
babasıyla birlikte yaşamamalı… Bazen bilirsin yaşadığın yer sana ait değildir,ilerisi olmaz, kısır
bir döngüde dönüp durursun...En geç
yirmisinde hayallerini ve bavulunu alıp kapıdan sessizce kendine doğru yola
çıkmalı….
“Beklemek: Kaybetmenin
yarısı…”
Sonra birde dostların
olmalı hayatta yapmacık olmayan, vah vah-tüh tüh’çü insancıklardan olmayan seni
sadece işi düştüğünde değil her zaman arayan,yanında olan gerçek dostların
olmalı… Onların yanında saçmalayabildiğin gibi en derin gizlerinide
anlatabilmelisin…Böyle dostların varsa değerini bilmelisin….
İnsan kendine
yakıştırmalı bazı şeyleri mesela arkana bakmadan çıkıp gitmeyi,karar
verebilmeyi,kendini çelişkiye düşürmeden bazı şeyleri unutabilmeyi en önemlisi
de başkaları yerine birazcıkta kendini düşünüp “Hayır” diyebilmeyi…
Hayallerim için, yitirdiklerim için nereye gitsem kime
danışsam karşıma kocaman bir “sabır”
kelimesi çıkıyor ve bende başka kimseyi dinlemeyip Hz. Mevlana’nın bu güzel sözüne inanmak istiyorum:
"Dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme. Sen
dağları seyret. Yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma,kalbindeki, o uçsuz
bucaksız sevgiyi hisset.Işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma,ay ışığını
seyret. SABRET… Sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. Sabret
ki herşey gönlünce olsun…"
BigBang'in koyu hayranlarından olupta blogta onları tam anlamıyla tanıtan bir yazının olmaması olur mu hiç? Oluyormuş meğer bakınız ben! BigBang hakkındaki bir çok şey yazdım yazılarımın çoğunda onlardan bahsetmişimdir ama onları tanıtan benim gözümden anlatan bir yazı yazmadığımı farkettim daha doğrusu koyu bir VIP olarak BigBang'i bilmeyen insanlara tanıtmadığım için utandım (aslında BigBang'in değerini bilmeyecek oppa oppaaağğğğ diye sadece görüntü üzeri ilgilenen insanlar bu konunun dışında olsun! kışt kıştttt! :D ) Bu konu şöyle açıldı geçenlerde http://yunaninkoregunlugu.blogspot.com/ 'dan Öykü bana facebook'tan bir mesaj attı ve BigBang'i tanımak istediğini bunun için yardımcı olup olamayacağımı sordu,benden şarkı tavsiyeleri istedi. Bende durur muyum gönüllü olarak bu işe el attım. Umarım Öykü'de memnun kalmıştır hatta bununla ilgili bir yazı bile hazırladı bir göz atmak isterseniz buyrun: Tık Tık
İşte bu farkındalık o anda oluştu dedim ki bildiğim kadarıyla BigBang'i tanıtayım,merak edenler,tanımak isteyenler faydalansın hemde benim gözümde onların nasıl bir yere sahip olduklarını da anlatmış olurum...Umarım başarabilirim, bir hatam olursa şimdiden affola çünkü bu yazı birazcık fangirllük içerebilir sonra uyarmadı demeyin :D
Benim için BigBang emek vermek ve mücadele ruhunu simgeliyor.Onlar yaptıkları her işte kendilerini sürekli geliştirip mükemmeli yakalamaya çalışıyorlar.Yaptıkları hiçbir şey yapmacık durmuyor,sahte değiller. Ben hayatımda daha önce hiç kimsenin böyle fanı olmadım çünkü hiç kimse bana böyle hitap etmedi.Tamamıyla beni yansıtmadı. Benim için Bigbang bir milat gibi öncesi ve sonrası var.O nedenle onları tanıtmaktan büyük mutluluk duyuyorum... :D
Evet işte başlıyoruz:
İlk olarak grubun maknaesinden başlayalım: " SeungRi " (Lee Seung Hyun)
SeungRi 12 aralık 1990 doğumludur.Grubun en küçüğüdür ama ailesinde en büyük çocuktur o nedenle grubun maknaesi olmayı sevmez,abilerine bu yüzden bazen isimleriyle hitap eder özellikle de T.O.P'a sonrasında tabiki şamarı yer :D Grubun yaramazıdır kendisi maknae olmayı sevmez ama yeri geldiği zaman maknae olmayı sonuna kadar kullanır. Lakapları: V.I,Victory ve Panda. Ona panda denmesinin sebebi de büyük göz altı morluklarından dolayıdır. Gruba girmeden önce yaşadığı kasabada bir dans grubu vardı,YG'nin elemelerine katıldı ve seçmeleri geçti.Ama gruba seçilmekten son anda elendi.YG papa ona ikinci bir şans verdi ve Ri bu şansı çok iyi kullandı ve zorda olsa gruba girdi,kendini kabul ettirdi.SeungRi çok iyi bir koreograftır hatta geçtiğimiz senelerde bildiğim kadarıyla kendi kasabasında bir SeungRi Akademisi açtı. Ri grubun ara vokallerindendir. Şarkıların çoğunda dikkat ederseniz ara sesleri o doldurur. Grup dışında "VVIP" adında bir solo albümü vardır bunun yanı sıra oyunculuk ve sunuculukta yapmaktadır. Bazı fanlar ilk başlarda maknaeyi sevmiyorlardı ama o kendine has sevimli ve yaramaz kişiliğiyle kendini kabul ettirdi ve grubun fanlarla olan bağı haline geldi.
SeungRi konuşmayı çok sever,grup hakkında bilgi vermeyi çok sever özellikle de bütün kirli çamaşırları ortaya dökmeye bayılır, Ev hayvanlarından pek haz etmez o yüzden GD'nin köpeği Gaho ve Taeyang'ın köpeği Boss'la pek geçinemezler. Taklit yapmaya bayılır özellikle de YG papanın taklitlerini... Örneğin Grup üyelerinin taklitlerini VVIP şarkısının klibinde bile yapmıştı işte burda: :D :D
Kendisinin de söylediği gibi BigBang 4 kişi olarak düşünülemez SeungRi olmasa eksik kalırdı :D Grupta en iyi GD ile anlaşır onların ilişkileri tam bir komedi :D Ri her zaman yapacak bir yaramazlık bulur ve GD yi deli eder,azarı yer ama uslanmaz.Bu ikiliyi izlemeye doyamazsınız o yüzden fanlar onlara Tom ve Jerry'de derler.
Mesela o anlardan birkaç resim :
Grubun içinde küçük bir oğlan çocuğu yatan abisi: "T.O.P" (Choi Seung Hyun)
T.O.P 4 kasım 1987 doğumludur.Grubun en büyüğüdür ama birazcık derine indiğinizde görürsünüz ki içinde küçük bir oğlan çocuğu yatar. Sert duruşunun ardında kibar bir beyefendi vardır,etkileyici bakışlarıyla ünlüdür. :D Hatta "Çocukluk hayaliniz neydi?" diye sorulan bir soruya "Harika bir centilmen olmak istemiştim" diye yanıt vermiştir. Grubun rapçisidir,kendine has rapi ve sesiyle gruba özgü bir tarz katar.Grubun sözyazarlarından biridir.Mesela Oh Mom adlı şarkısını bir fanından gelen mektup üzerine duygulanarak yazmıştır. Lakapları: Bingu,Tempo,Tabi.
Çoğu Kpop gruplarındaki gibi en büyük olarak lider değildir.Bu konu sorulduğunda Liderin GD olduğunu ve GD'nin her konuda kendisinden büyük olduğunu GD'nin olgunluğuna saygı duyduğunu belirtmiştir.T.O.P'ın gruba girmeden önce kendi grubu vardı kardeşim dediği bir arkadaşıyla sokaklarda rap yaparlardı ama malesef arkadaşını bir trafik kazasında kaybetti. Hatta bu yüzden ehliyeti yoktur,araba süremez o olaydan sonra kendisinde araba sürme gücünü bulamamıştır.YG elemeleri için zoru başarmış 40 günde 20 kilo vermiştir.T.O.P'ın hiçbir yerde çıplak bir fotoğrafını bulamazsınız.Şanslıysanız en fazla kısa kollu halini görebilirsiniz,ceketsiz halini görmek biraz zordur..Bu konu hakkında fanlar arasında şehir efsanesine dönüşmüş türlü hikaye vardır.Bir tanede benden olsun: bence T.O.P YG elemeleri için kendisine kilo verilmesini şart koştukları için şimdi bunun intikamını alıyor.Siz beni böylesine zorlar mısınız size bundan sonra hiçbir şey göstermiyorum diyor :D :D İşte T.O.P'ın en dekolteli hali aşağıda :D Konserlerde bile üst değiştirirken üyelerin yanında üstünü değiştirmez farklı bir oda istermiş :D
T.O.P dans etmeyi pek sevmez onun kendine has bir dansı vardır. :D :D Ama çoğu dans ediyorum diye geçinen şarkıcılardan daha iyi dans ediyor,yeter ki istesin ^^
Pembe rengi çok sever ayrıca oyuncak koleksiyonu yapmaya bayılır.Grup çalışmaları dışında GD ile ortak "GD&TOP Vol1" adında bir albüm yapmışlardır ayrıca oyunculuk yeteneği vardır. Rol aldığı dizi ve filmler: Irıs,71-İnto the fire,Nineteen...
Grubun gülümseyen meleği ve huzur veren sesi " Daesung " (Kang Dae Sung)
Daesung 26 Nisan 1989 doğumludur.Grubun ana vokallerinden biridir.Şarkılarda Dae'nin sesini bir kez duyduğunuzda aklınızda kalır, onun sesinin tınısını unutmak zordur.İnsana huzur veren bir sesi var.Onun ince bir ruhu vardır,kimseyi incitmek istemez bunun yerine kendini suçlar.Her zaman gülümser,çevresindeki herkesi de gülümsetir,Onun gülen yüzüne kapılmamak zordur.
Dae'mizin başından 2011 yılında kötü bir kaza geçti.Yolda bir kaza olur bir araba motorlu birine vurup kaçar bunu gören bir taksici arabasını durdurur ve yardım etmek için motor sürücüsünün yanına gider bu sırada Dae yolda bu kazayı görür bir anda kontrolünü kaybeder ve taksiye çarpar. Olaydan sonra kaza geçiren kişi öldü, görgü tanığı taksiciye göre zaten Dae ona vurmadan önce ölmüştü. Dae bu olaydan sonra aklandı ama sahneye çıkacak gücü bulamadı, hayranlarıyla göz göze gelmekten korktu,büyük bir travma yaşadı.YG mahkeme sonuçlanıncaya kadar Dae'nin grup çalışmalarını askıya aldı bir süre grup programına katılmadı.Grup bu yüzden onsuz zor zamanlar geçirdi. Dae'ye tekrar sahneye çıkma özgüvenini kazada ölen kişinin ailesi sağladı,onu desteklediler. Fanlar da Dae'yi sonuna kadar desteklediler,arkasında durdular.Zorlu bir süreçten sonra Dae'nin yüzü tekrar güldü ve ona has ışığını fanlardan esirgemedi.Bir kişi için bile olsa bunu yapacağım dedi ve yoluna devam etti.Ama araba kullanma gücünü tekrar kendinde bulamadı. Bunun üzerine GD ile Wings adlı solo şarkısını yazdılar.Olaydan sonra ilk bu şarkıyla hayranlarının karşına çıktı.
Daesung gruba ilk kabul edilen üyelerden biriydi ama ailesi özellikle babası onun şarkıcı olmasını desteklemiyordu.Onun bir papaz olmasını istiyordu.Dae okuldan sonra gece geç saatlere kadar YG'de eğitimi için çalışıyordu.Ailesini ikna ettikten sonra grup için rahatça çalışmalara başlayabildi.YG'nin eğitim sürecinde eğitmenlerin sevdiği bir öğrenciydi o nedenle eğitmenlerin tavsiyesi gruba seçilmesinde büyük önem taşımıştır.Dae grupta en çok T.O.P'a takılmayı sever..Daesung grup dışı aktivitelerinde TV Show programlarında sunuculuk yapar.Ayrıca sonunda (sonunda diyorum çünkü dört gözle bekliyordum) Daesung'unda D'scover adında bir solo albümü oldu.Albüm Japonca da olsa çok mutluyum.Bütün üyelerin bende yeri çok ayrı ama Dae'ye karşı biraz farklı çünkü neden bilmem onu anaç duygularla seviyorum,alıp bağrıma basasım geliyor :D Çok seviyorum bu sevimli zibidiyi ya :D
Grubun hiperaktif çocuğu,dans makinası ve karakteristik sesi: " Taeyang " (Dong Young Bae)
Taeyang 18 mayıs 1988 doğumludur. Grubun ana vokallerindendir ve dansçısıdır.Lakapları: SOL, Solar.Yetenekleri arasında Piano çalmakta vardır.Onu dans ederken gördüğünüzde izlemeye doyamazsınız,müthiş dans eder.Özellikle de suşi dansını izlemediyseniz çok şey kaybediyorsunuz.
Vee eşsiz sesi;onu dinlerken hayran kalacağınıza eminim, Dae gibi unutulması zor bir sesi var.Hele birde güldü mü tamamdır dersiniz ki bu adam dünyanın 8.harikası :D
Tae, GD ile birlikte grubun ana taşlarından biri çünkü BigBang'den önce YG de tam 6 yıllık bir eğitim süreçleri var.Bu ikili GDYB adında bir grup olarak, YG nin o zamanki ünlü gruplarına eşlik ederek konserlerde de boy gösteriyorlardı.Taeyang o zamanlar rap üzerine eğitim alıyordu ama BigBang için vokal arandığını öğrenince alanını bu yöne çevirdi.İyiki de böyle yaptı yoksa o güzel sesinden mahrum kalabilirdik.
Taeyang'ın şimdiye kadar hiç ciddi bir ilişkisi olmadı,kimseyle çıkmadı.Ama yaramazlık yapmadan duramıyor nerde güzel bir kız görse hemen kendini öptürüyor,tabi yanaktan canııım :D :D Taeyang'ın grup dışında iki solo albümü var, ilki "Hot" diğeri de "Solar" Hatta " I need a girl" adında bir şarkısı da bulunmakta ki bu yüzden çok fazla tiye alındığı zamanlar da oldu :D Klibi ne kadar sinirlerimi bozup fangirllük damarımı kabartsada şarkı muhteşemdir,dinleyin ve onun nasıl bir kıza ihtiyacı olduğunu anlayın :D Onun sesini daha iyi tanımak isterseniz BigBang şarkıları yanı sıra Wedding Dress ve Tablo'yla düet yaptığı Tomorrow adlı şarkıları da dinleyebilirsiniz.
Vee geldik esas adama Grubun özgün ve özgür ruhlu Lideri: " G-Dragon " (Kwon Ji Yong)
Liderim 18 ağustos 1988 doğumludur.Grup liderliğinin yanı sıra grubun rapçisi ve vokalidir.Hem şarkı söyler hemde rap yapar.Deyim yerindeyse bir şarkı sözü bankasıdır. Kendine ait bildiğim kadarıyla 107 şarkının telif hakkına sahip.BigBang'in söylediği çoğu şarkı onun imzasını taşır. Lakapları:GD,Kwon Leader.Kendini ve grubu sürekli geliştirerek yenilemeyi sever.Kore'de hep ilkleri başlatmıştır.Yeniliğe açıktır,denemekten korkmaz.Moda ikonudur.Giydikleri anında trend olur. Duruşunun aksine çok düşüncelidir.Ailesiyle mutlu bir yaşam sürmeyi listelerde bir numara olmaya yeğler. GD ve BigBang albüm çıkaracakları zaman diğer Kpop grupları kendi projelerini askıya alırlar. Bu adamın yeteneğini saymakla bitiremem herhalde... :D YG den önce SM de stajyerlik yapmıştır. YG Papa onu keşfetmiştir, ikna edip onu YG'ye almıştır.Dövme yaptırmayı sever ama onun her dövmesi geçirdiği zorlukların bir nişanesidir.Çünkü hepsinin ayrı anlamları vardır.
"Too fast to live , Too young to die"
Yaşamak için çok hızlı, ölmek için çok genç!
Mesela bu dövmeyi ilk çıkış yaptıklarında şu olay üzerine yaptırdı: Haru Haru ve Lies parçalarıyla büyük başarı yakalamışlardı ama Japon bir şarkıcıyı kopyaladıklarıyla ilgili bir iddia atıldı ortaya zor zamanlar geçirdiler ama İki tarafta bu suçlamayı kabul etmedi. Ve aklandılar. GD bu dövmenin kendisi için anlamını şöyle açıkladı: "Üstesinden gelmek zorunda olduğum ne kadar zorlukla karşılaşırsam karşılaşayım, şimdi pes etmek, çok erken benim için."Aslında GD'nin hayata bakışı bu şekilde başına ne gelirse gelsin tüm zorluklara rağmen kendini ve grubu hep ayakta tutmayı bildi,bu çocuğun bu yüzden bende yeri değiştirilemez.
GD'nin başından da kötü bir olay geçti.2011 de Japonya'da bir büyük konser sonrasında yapılan partide kendini GD'nin fanlarından biri olarak tanıtan biri GD'ye bir sigara uzatır,GD'de bu yapılan ikramı geri çevirmenin kabalık olacağını düşünüp kabul etmiş ve bir iki nefes çekip atmış.Parti sonrasında "GD uyuşturucu kullanıyor" diye yapılan bir ihbar üzerine polis GD'yi sorguya alır. Böyle birşeyin olmadığını anlatır ama yapılan tahlillerde saçında çok az bir miktarda daha doğrusu minimum seviyede bir uyuşturucu maddeye rastlanır.GD durumu kabul etmez bir yanlışlık olduğunu söyler ve sonra bu olayı hatırlar.Yapılan mahkeme sonunda durum ortaya çıkar.GD tüm açıkyürekliliğiyle kötü bir alışkanlık olarak normal hayatında sadece sigara içtiğini, o gecede olanların da aynen böyle olduğunu anlatarak fanlarından özür diledi.(Keşke o sigarayıda bıraksan kuzum ya...) Kore'de herşeyin açık açık konuşulduğu bir program var.Ünlüler anlatıp rahatlamak istedikleri şeyleri bu programda anlatıyorlar.Programın adı da:Healing Camp.Eğer GD ve Daesung'un olayları hakkında birinci ağızdan bir şeyler öğrenmek istiyorsanız GD ve Dae'nin katıldığı bu programı izlemelisiniz.(Türkçe altyazılı bölümleri mevcut) Sunucuları da aklınızdan geçen bütün soruları çekinmeden soruyorlar aldığınız cevaplar eminim sizi tatmin edecektir.Benim için öyle oldu çünkü bir insanın yalan söylediğini anlatırken bir şeyler dikkatinizi çeker,kuşkulanırsınız.Ama gördüm ki iki üyede tüm doğruluklarıyla,açıkyüreklilikle herşeyi açıkladılar.Ben onlara inanıyorum.Zaten inanmasam bu kadar büyük fanları olmazdım.
BigBang 2011 de yaşanan Dae'nin kaza olayı ve GD'nin bu olayı üzerine büyük sarsıntılar geçirdi.Hatta grup ayrılma noktasına bile geldi ama onlar birbirlerinin kötü zamanlarında hep yanyana oldular.Hatta bir programda GD bu olay üzerine SeungRi'nin ona gelip hiç birşey söylemeden omzunda 20 dakika boyunca ağladığını anlatmıştı. Ben onların bu kardeşliklerine bayılıyorum Onları güçlü yapan şeyde bu: zor zamanlarda bile birbirlerini desteklemeleri... Konuya dönecek olursak GD'nin grup dışı aktivitelerinde kendisine ait 2 ayrı solo albümü var; İlki Heartbreaker diğeri de bu sene çıkardığı One of a Kind albümü.Son albümünden benim en çok sevdiğim parçasını paylaşmak istiyorum:" Without you"
GD hakkında söylemek istediklerim o kadar fazla ki bir başlasam sonu gelmez,zaten uzunca bir yazı oldu o yüzden birazda onun saçlarından bahsedip GD bölümünü burda bitireceğim, umarım :D :D Benim bu çocukta en sevdiğim özelliklerden biride ne yapıyorsa kendine yakıştırıyor buna saçları da dahil. Ben ki erkekte sarı saçı sevmem daha doğrusu sevmezdim GD benim bütün tabularımı yıktı. Ben ki Boys Over Flowers'ta KHJ'ın o sarı saçı yüzünden diziyi yarım bırakmış birisiydim (o saç rengine hala dayanamıyorum orası ayrı tabi :D ) GD'yi birazcık takip ediyorsanız bilirsiniz ki her saniye saç rengi ve şekli değişebilir.
Ben onu gökkuşağım diye seviyorum ancak böyle anlatabilirim. Bakınız GD'nin en sevdiğim halide budur:
BİGBANG'İ DAHA İYİ TANIMAK İÇİN YAPMANIZ GEREKENLERDEN BİR KAÇI: ^^
Mutlaka ama mutlaka BigBang'in nasıl oluştuğunu,üyelerin nelerin üstesinden gelerek bu grubu oluşturduklarını anlatan Big Bang Documentary'yi izlemelisiniz.
2011'deki büyük zorlukların ardından 2012'de dönüş yaptıkları albümlerinden Fantastic Baby şarkısının klibini normal bir klip gibi izleme.Araştırıp klibin içerdiği anlamlarıyla birlikte tekrar izle eminim etkileneceksin.Çünkü o klip tamamen bir geridönüş klibidir.
Onların şarkılarına birde Türkçe altyazılarıyla birlikte bak, özellikle GD'nin yazdığı şarkı sözlerinin derin anlamları olduğunu farkedersin.
BigBang'in konserleri için yaptıkları parodilerden: BIGSHOW 2010 1 Night 2 Days,Secret Garden, Coffee Prince ve Boys over Flowers parodilerini mutlaka izleyin :D Özellikle de GD'nin Gil Ra İm halini ve Daesung'un "Smeeelll"ini kaçırmayın. ^o^
BigBang için önemli olan olayları öğrenmeniz lazım;Mesela 2011'de MTV EMA'da dünya çapında diğer ünlüleri geçip ödül kazandıklarını bilmeniz önemli :D :D
BigBang'in fanlarının onlar için çok önemli olduğunu bilmeniz lazım ^^ Zaten birazcık VIP olmaya yaklaşmışsanız bunu farketmeye başlarsınız. Onlar yaptıkları her işte giysilerinden tut en ince ayrıntılara kadar sana ne kadar önemli biri olduğunu hatırlatırlar. :D FOREVER VIP!!! :D
BigBang'i ne kadar geliştiğini ve kendi tarzlarını nasıl oluşturduklarını daha net görmeniz için ilk çıkış parçaları "La la la" ve son klipleri "Monster" ın kliplerini izlemenizi öneririm.