gökkuşağı

5 Ocak 2015 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna...

Uzun zamandır okumak için sabırsızlandığım Kürk Mantolu Madonna'yı sonunda okudum ve koşa koşa bloğa geldim.. Kitap beni o kadar etkiledi ki bunu sizinle de paylaşmak istedim. Daha önce söylemiştim Kürk Mantolu Madonna'yla deyim yerindeyse bir türlü kavuşamadığımızı, ne zaman okumak için heveslensem hep bir şeyler engel oldu.. Ama şuan anlıyorum ki bu kitabı okumak için en iyi zamana denk gelmişim. Çünkü daha önce okusaydım şuan hissettiğim şeyleri kaldıramayabilirdim. Zaten her kitabın bir okuma zamanı olduğuna inanırım..
Kürk Mantolu Madonna beni öyle bir sarstı ki şuan ne düşünmem gerektiğini kestiremiyorum... Sanki kendimi okudum... İnsanlara olan iletişimim ve onların bana hissettirdikleri, Hiçbir yere ve hiç kimseye ait olamama hissi, Kendi yalnızlığını en iyi dost edinme ve bitmeyen bekleyiş... Bana kendini anlat deseler anlatamam ama diyebilirim ki Kürk Mantolu Madonna'yı okuyun benim hakkımda az çok bir fikir edinirsiniz. Kitabın ana karakteri Raif Bey'le benzediğimiz yönler çok fazla.. İnsanların korkutucu ikiyüzlülüğünden kaçmak ve sırf bu yüzden konuşacak birinin bile olmayışı.. Konuşsan da söylediklerini anlamayan garip varlıklar arasında geçen tatsız tuzsuz bir yaşam.. İçinde yaşadığın hayalleri gerçekte bulamayışın... Biriktirdiğin sevginin, değerin, hoşgörünün, saygının gidecek bir yeri olmayışı.. En sonunda da yalnızlığın hayatını tümüyle esir alması ama senin bundan memnun olman.. Alışılmış yalnızlığı kendinden çok sevmen...
Kitapta sevdiğim yerlerden bir kaç alıntı yapacağım o yüzden kitap hakkında bilgi almak istemiyorsanız burdan sonrasını es geçebilirsiniz ;)
şu paragrafta öyle bir güldüm ki aynı bu cesaret veren gülümsemeyle aynı değerdeydi... İnsanlar neden yazan-okuyan insanlara böyle davranır? Bir insanın değeri sadece yaptığı iş midir yada kazandığı para?? Her şeyi geçtim iki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin kendilerini her şeye yorum yapmaya mecbur hissetmeleri neyin kafasıdır??

Birbirine benzeyen insan sürüsünden beklenilenler böyle güzel anlatılamazdı! Sarsmak ne kelime artık şaşırmıyorum bile.. Aynı fabrika çıkışlı insanların arasında defolu olmak böyle bir alışkanlığı da beraberinde getiriyor.

Yazmaya başlamamın sebeplerinden biri.. Bazen yazıya dökülenler yaşananların ağırlığını unutturmasa da kalem ve kağıtla sırdaş olmak güzel şey bence.. :)

Yaşayan ölülere selam olsun!! :D ahaha :D Zombilerden bahsetmediğimi biliyorsunuz.. ;)

Yalnızlığa hoşgeldin!! İlk ders: Kitaplardaki karakterlere sığınıp böyle birilerinin yaşıyor olduğunu umut etmek..

"O bile böyle yaptıktan sonra!.." düşüncesini tecrübe ettiysen artık bir şeyler aynı olmayacaktır hayatında... Dilini bilmediğin yabancı bir memleketteymişsin gibi hissetmek hayatının olağan haline dönüşmüştür çoktan... Sadece Merhaba'larla yetinmeyi öğreneceksin... 

Sessizliği paylaşmanın önemini anlamakta o kadar kolay olmuyor, kelimelerin anlamsızlaşacağı birini bulmakta. Eğer ki böyle biriyle karşılaşmışsanız her şeye rağmen kendinizi şanslı sayabilirsiniz..

Çok şey istememiştim aslında sadece birine güvenmek istemiştim ama o tüm insanlığı yakıp gitti...

Belki de diğerleri gibi olmalı; "Her şey , her şeyi olduğu gibi kabul etmekteydi." düşüncesiyle düzene ayak uydurmalı.. Belki o zaman umut ettiklerimiz bu kadar canımızı yakmaz... Belki...

31 Aralık 2014 Çarşamba

Anyong Diss'lerin yılı 2014 ^^

Sonunda bu berbat yıldan kurtuluyoruz!! 2015'e girmeye saatler kala bu yazıyı yazmamın sebebi yıl boyunca bizi türlü kötü oyunlarla yoran deyim yerindeyse bize ağır diss (Diss'in kelime anlamı: Rapperların birbirlerine yönlendirdikleri eleştiriler, bir yerde aşık atmak gibi) atan bir 2014 geçirdik. :D Şimdi sıra bende!! :D
2014'e yapılacak en iyi şey onu böyle bir törenle uğurlamak! Umarım 2015'te 2014'e özenmez ve seneye bir daha diss atmak zorunda kalmam. ;) ahaha :D
2014'ü sevinçle yolcu ederken ona yakışan tek diss ( Bu kadar güzel bir rapi haketmese de..! ) Epik High'ın yeni albümü Shoebox'tan Born Hater!
2014 senden nefret ediyorum! Evet çekilebilirsin! :D


Bu arada sizinde 2014'e yakıştırdığınız şarkılar varsa yorum da paylaşın ve bu iğrenç yılı birlikte defedelim?? Ne dersiniz? :D
2015'te görüşmek üzere çingular! ;) 

30 Aralık 2014 Salı

iletişim Adreslerim

İnsan sanal aleme bir kez girdi mi dönüşü olmuyor :D Bak bu sitede güzelmiş, şu da iyiymiş derken bir sürü yerde buluyorsunuz kendinizi. Bende bloğumu açtığım günden beri bloğumu daha çok kişiye tanıtmak istediğim için açtığım hesapların sayısı da gün geçtikçe çoğaldı. O yüzden beni sadece blogta değil diğer sosyal sitelerde de takip etmek veya iletişime geçmek isterseniz diye bana ulaşabileceğiniz adresleri paylaşmaya karar verdim.
EfeKızı olarak kullandığım facebook hesabım: 
Bloğumun Facebook sayfası: 
Twitter hesabım: 
Tumblr Hesabım: 
Instagram Hesabım: 
Ask.fm Hesabım: 
Pinterest Hesabım: 
Youtube Hesabım: 


Bu espriyi de yapmazsam hatırı kalır: "irtibatı Koparmayalım baba!" :D :D 
(Ekmek Teknesi ne güzel diziydin sen.. ^_^)
Görüşmek üzere, sosyal kalın! :D 

29 Aralık 2014 Pazartesi

Yeni Yıl Bana Bu Cicileri Getir!!! ^^

Eveeett bir yıl daha bitti ve sıra geldi yeni yıl dileklerini yazma geleneğini yerine getirmeye! :D Bu seneki yeni yıldan isteklerim temalı bu yazı öncekilerden biraz farklı olacak çünkü dilediğim, olmasını istediğim şeylere biraz zaman vermeye karar verdim o yüzden "2015'te şu olsun, bu olsun, o işi başarayım..." gibi cümleler kurmayacağım. Akışına bırakmaya karar verdim anlayacağınız.. ;) Anladım ki ben hayatı ne kadar önemseyip ne kadar kurallarıyla yaşamaya çalışsam da isteklerimin olmadığı gibi birde sadece kendimi yoruyorum. Belki de 2015 şimdiden diyor ki biraz rahat ol bu kadar mükemmelliyetçilik yeter?? :D Eğer illa ki bir şeyler istemek gerekirse yeni yıl 2014 gibi iğrenç bir yıl olmasın yeter, başka bir dileğim yok. ;)
Bu arada yeni yıl dileklerim yok diye yeni yıl hediyelerine de hayır demeyeceğim elbette. :D Zengin olduğumda ilk alacağım şeyleri paylaşmak istiyorum ama tabi double sevap kazanmak isteyen birileri varsa bana bunları alabilir :P ahahah :D Şaka bir yana Pinterest hesabımda "Benim olsun" adlı bir klasörüm var ve oraya en çok istediğim şeyleri ekliyorum. Bu bile mutlu olmama yetiyor. O yüzden sizinle de paylaşmak istiyorum.. ^_^ 
Bir kitap aşığı olarak böyle bir elbise hemen gönlümü fethetti!! Benim olmalısın!!! ^^

Bu tarz bebeklere aşırı halde bir ilgim var, bayılıyorum!! Elimde olsa da keşke bende böyle bebekler yapabilsem! Çok güzel değiller mi sizce de?? 

Anime Ustası Hayao Miyazaki'nin 10 animesinin toplandığı "Hayao Miyazaki Collection" seti!! 
Benim olacaksın, bekle beniiii!!! :P
Bir kırtasiye hastasına gösterilmemesi gereken bir görüntü: Lamy Safari Koleksiyonu!!! Atın beni denizlereee!!
Faber Castell'in bu devasa seti! Hayalini kurmak bile zevkten dört köşe olmama yetiyor!!

Polaroid Kamera benim olacaksın!! Seninle eşsiz fotoğraflar çekeceğiz!! Kaçma benden!! :D

Harry Potter Serisi seni kütüphanem hasretle bekliyor!! Çabucak gel ve bu hasret bitsin, aşıklar kavuşsun!!
Bir takıkolik olarak bu tarz yüzükler hayır diyemeyeceğim şeyler! Tam benlik!! ^_^
Bu çantayı gördüğümden beridir aşk yaşıyoruz!! Klas duruşuyla fethetti beni! :D
Eğer paylaştığım şeyler hoşunuza gittiyse ve Pinterest hesabıma da bir göz atmak isterseniz şöyle buyrun: Tık Tık

Umarım yeni yılda da birlikte oluruz ve EfeKızı'nı takip etmekten bıkmazsınız? :D
Mutlu ve sağlıklı seneler diliyorum herkese..
Kendinize cici bakın... ^_^

28 Aralık 2014 Pazar

Film Önerisi: The Attorney

Selam canlar!! Bugün size bol ödüllü ve aldığı ödülleri de sonuna kadar hak eden bir film tanıtacağım:
"The Attorney"
İlk olarak filmin konusu şöyle: Zor şartlar altında avukat olmuş Song Woo Seok'ın tüm derdi ailesini fakirlikten kurtarıp onlara iyi bir yaşam kurmaktır. Tabi bunun için bolca para gereklidir ve diğer avukatların aksine müşteri çekmek için kartvizit bile bastırıp dağıtır. Sadece belirli davalara bakmaz noter ve vergi davalarına da bakarak avukatların tepkisini çeker ama o bunların hiçbirine aldırmaz. Para kazanıp ailesine iyi bir yaşam sunmak dışında başka bir derdi olmayan bu iyi yürekli avukat, yaşama bakış açısnı değiştirecek olaylarla karşı karşıya kalacaktır. Geçirdiği zor zamanlarında ona yemek veren küçük restoran sahibi kadının oğlu bir gün suçsuz yere gözaltına alınır. Avukat ilk başta minnet borcunu ödemek için çocuğun avukatı olmayı kabul eder ama sonra davanın azımsanmayacak derecede bir öneme sahip olduğunu görür. Çünkü tutuklanan gençler devleti yıkmakla, komünistlikle, Devrimci kitaplar okuyup (!) devlete karşı gelmekle suçlanmaktadırlar. Darbeyle başa geçmiş yöneticilerin bir göz dağı verme durumudur aslında olan.. Avukat önüne koyulan tüm engellemelere rağmen gençleri tek başına sonuna kadar savunur. Avukatın amacı artık sadece para kazanmak değildir Çocuklarının daha iyi bir dünyada yaşaması için doğruları savunacaktır! Bu arada filmin Kore'nin dokuzuncu başbakanı Roh Moo Hyun'un hayatından esinlenildiğini söylemekte fayda var.
Film hakkında söyleyeceklerim o kadar çok ki ama bir yandan da kendi gözlerinizle görmenizi istiyorum. Eminim pişman olmayacaksınız. Bu film haksızlığa dayanamayan beni resmen mahvetti, oturduğum yerde sinir küpüne döndüm! Avukatın yerinde ben olsam ne yapardım diye düşündüm ama cevabını bulamadım. Ben onun kadar sabırlı davranabilir miydim bilmiyorum. Ayrıca herkese karşı tek başına savaştı ki izlerken gururlanmamak elde değil. Bu arada "kitap okuyarak devlet yıkma" fikri tek bizim ülkeye mahsus sanırdım meğer Kore'de bu yollardan geçmiş...
Oyunculuklara tek kelime edemem, mükemmeldi! Zaten filmin izleyenleri bu kadar etki altına almasında oyunculukların payı büyük bence.. IMDB puanı: 7.8 ama benim puanım 9 Bu puanı sonuna kadar hak ediyor ;)


Şimdilik bu kadar, görüşmek üzere ^_^