gökkuşağı

5 Nisan 2016 Salı

TESTiYi KIRMA!!!

Selam gençlik, nabersiniz? :P ahahah :D Tam benlik bir giriş oldu, insan uzun süre yazmayınca nasıl başlayacağını bilemiyor, affediverin. :D
Umarım hayatınızda her şey istediğiniz gibi gidiyordur, insanlar ve hayat yaptığınız planlarınızı, umutlarınızı, hayallerinizi suya düşürmüyordur... Son zamanlardaki benim aksime mutlusunuzdur umarım.. :D
Konuya giriş yapmadan önce bilmeyenler için kısa bir Nasreddin Hoca alıntısı yapacağım buraya, konunun devamı için son derece gerekli çünkü. :D

" Nasrettin Hoca, suya gönderdiği çocuğun eline testiyi vermiş ve;

“–Testiyi kırmadan getir.” diyerek bir de tokat patlatmış.

Yanındakiler hocaya söylenmişler:

“–Hocam, çocukcağız testiyi kırmadı ki, tokat atıyorsun! Bu yaptığın doğru bir iş değil!” Hoca istifini bozmadan cevap vermiş:

“–Doğru söylüyorsunuz; ancak testiyi kırdıktan sonra tokat atmanın ne faydası olur?”
"
Eveeet gelelim meseleye, size de oluyor mu bilmem ama bu aralar benim sokağa çıkıp karşıma çıkan tanıdık tanımadık kim olursa olsun okkalı iki Osmanlı tokadı patlatıp " Testiyi Kırma!!!" diye bağırıp yola devam edesim var. Neden diye sorarsanız artık insanların iki yüzlülüğünden bıkmış olmam. Kendi menfaatleri uğruna eşeği suya götürüp susuz getiren insanlardan kurtulamıyor olmam ve bu cins insan türünün gittikçe virüs gibi çoğalıyor olması. Benim ki; beni yani farzımuhal testiyi kırılmaktan korumak. Başka yol mu yok dediğinizi duyar gibiyim ama şu yaşadığım dönem bunu götürüyor açıkçası. Ayrıca arkadaş hepsi mi beni bulur?? Bu sorunun cevabını ve nedenini gerçekten çok merak ediyorum doğrusu!


Öğretmeninden tut çöpçüsüne kadar bu memlekette işini layıkıyla, hakkını vererek yapan insan sayısı bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az ve diğerlerini de aralarında sindirmeye bayılıyorlar. Abartmıyorum şu memlekette internet iyi ki var! Salla başını al maaşını'cıları işini adam gibi yapmazsa internete vermekle tehdit edince hem işin yürüyor hem de gerekmediği halde ağam paşam muamelesi görüyorsun, ne yazıktır ki durum böyle...

Ben herkese son derece güvenen bir insan(d)ım. Herkesi kendim gibi bilirim öyle davranırım ama sonra bir bakıyorum ki benim verdiğim tavizler boyumu aşmış boğuluyorum ama kimse el uzatmıyor birde iyice düşmem için tekmeliyorlar. Aklım başıma geldi sonunda yani arkadaşlıktan, dostluktan nasibimi almıştım da birde hem işini yapmayıp hem de seni suçlu duruma düşüren daha doğrusu yatarak para kazananlar çoğalınca insan dayanamıyor tabi. Ayrıca nasıl insanlar olduk yahu! Kimsenin kimseye bırak sevgisi, saygısı kalmamış, herkes kendi menfaatinin peşinde. "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" olmuş "Başka yılana gerek yok ben yılan olayım herkesi sokayım" En iyisi insan ortamını bırakıp doğal yaşama yönelmek kendini ormanlara, dağlara vurmak eminim ordaki gerçek yılanlar burda yaşayan yılanlardan bin kat daha insaflıdır...


Kendime NOT: Umarım şu "Testiyi Kırma!!!" yöntemini kendine uygulayacak kadar diğer insanlardan vazgeçtiğin gibi kendinden de umudunu yitirip vazgeçmezsin, işte o zaman yenilirsin unutma!!!


Neyse canlar bu günlük bu kadar sitem yeter ;) Yeni bir yazıda görüşünceye dek hoşça kalın!
Son olarak aman dikkat birilerinin testisini kırmayın yoksa yersiniz tokadı! :D

15 Ocak 2016 Cuma

Dizi Tavsiyesi: "Heart to Heart"

Selam canlar!! Görüşmeyeli uzun zaman oldu, özlediniz mi beni?? :P Bir kaç aydır hiç boş vaktim olmadığı için doğru düzgün ilgilenemedim bloğumla.. Sizi bilmem ama inanın ben çok özledim!! ^^
Bugün size izlemekten büyük keyif aldığım bir diziyi tanıtmaya geldim. Sırada yazıya dökülmeyi bekleyen bir sürü dizi var ama neden bilmem bugün beni kendine çeken: Heart to Heart oldu ;) Aslında nedeni belli; bir o kadar samimi ve bir o kadar güzel bir yapım ;) Eminim sizde çok beğeneceksiniz ;) 


Evet gelelim dizimizin konusuna! Elimden geldiğince spoiler vermeden anlatmaya çalışacağım, hadi bakalım başlayalım! :D Heart to Heart'ın başrollerinde 2 sevdiğim oyuncu yer alıyor.
Cha Hong Do karakterini canlandıran Choi Kang Hee ^^
 
ve
Ko Yi Seok karakterini canlandıran Chun Jung Myung ^^

Cha Hong Do kendisine bakan büyükannesini kaybettikten sonra yalnız kalmış, insan korkusu olan ve aşırı derecede kızaran bir yüze sahip kızımız çeşitli olaylar üzerine kendisiyle bile sorunlu bir psikiyatrist olan Ko Yi Seok'la karşılaşır. Cha Hong Do kafasından hiç çıkarmadığı kaskı, kitapları, televizyonu ve bitkileriyle birlikte mutlu mesuttur ama tabi ki yaşaması için para gereklidir. Bu yüzden kılık değiştirerek dışarı hayata adım atar ve kendine yaşlı bir nine olarak iş bulur. Böylelikle diğer insanlarla ilişki kurmadan yaşamaya alışmıştır ki kendini beğenmiş Ko Yi Seok onu rahat bırakmayacaktır. :D Ve tabi ki sonra aşk ikisininde peşini bırakmayacaktır ;) Böyle garip iki karakterin aşkı nasıl mı olur dersiniz?? 
Bazen birbirlerinin boğazını sıkarak :D


Bazen de sımsıkı sarılarak :D


Ben bu ikiliye tek kelimeyle bayıldım. Karakterlerin özellikleri ve oyuncuların uyumu gerçekten müthişti!! Böyle olunca keyifle izlenecek bir dizi çıkmış ortaya... Yeri geldiğinde gülümseten yeri geldiğinde ağlatan, içten, samimi bir dizi izlemek isterseniz hiç vakit kaybetmeyin derim. İnanın bana 16 bölüm yetmedi, dizi bitince boşluğa düştüm :( Birde bir şikayetim var ki Chun Jun Myung'u dizilerde daha çok görmek istiyorum ya :D Burdan Koreli dizi yapımcılarına sesleniyorum!! Şu bakışlarıyla delip geçen adamı lütfen daha çok görmemize izin verin!! :D ahahah :D  








Şimdilik bu kadar canlar, yeni bir yazıda görüşünceye dek cici bakın kendinize!! ^^