gökkuşağı

19 Ocak 2015 Pazartesi

Film Önerisi: PK - Peekay

Selam canlar!! Bugün yine bir film önerisi ile koşa koşa geldim :D Beğendiğim bir şey olunca yerimde duramıyorum hemen gelip sizinle de paylaşmak istiyorum. Fena alıştım bu duruma ama hiç şikayetçi değilim açıkçası :D Birde yorumlarla bana arkadaşlık etseniz çok sevineceğim ;) Neyse konuya dönelim. :D
Oldum olası Hint filmlerini sevmişimdir ayrıca Aamir Khan oyunculuğu diye de bir etken olunca vazgeçmek mümkün olmuyor!!! Aamir Khan'ın filmlerinden beğenmediğim bir yapım hiç olmadı. Adam her rolün hakkını veriyor ve kendine has bir oyunculukla da hayran bırakıyor kendine. Ayrıca filmlerinde verdiği mutlaka bir sosyal mesajı vardır ki en çok hoşuma giden şeylerden biride bu, sırf oyunculuk için film çekmiyor anlayacağınız. PK'da da bu kural değişmemiş. 3 idiots'un yönetmeni Rajkumar Hirani'nin elinden çıkan filmde bu sefer biraz daha eleştiriye açık bir konu seçilmiş: "Din" Özellikle de Hindistan gibi binlerce dini içinde barındıran bir ülkede kabul edilmesi kolay olmayan şeylerden biri olsa gerek dinler üzerine bir film yapmak. :D Fazla spoilere girmeden konusuna da değinmek istiyorum: Çooook uzaklardan dünyayı ziyarete gelen bir arkadaş, geriye dönüş yolu olan anahtarını bir olay üzerine kaybeder. Dünyanın sakinleri insanlarla iletişim kurmaya çalıştığı her seferinde anlar ki tüm istekleri gerçekleştiren biri vardır. Ondan bir şeyler istersen sana mutlaka verir. Bu kişinin Tanrı olduğunu öğrenir ve isteğini gerçekleştirmesi için Tanrıyı aramaya koyulur. Ancak bilmediği bir şey vardır: Binlerce Tanrıya sahip Hindistan'da hiçbir şey umduğu gibi kolay olmayacaktır. :D
Filmin ilk 10 dakikasına geldiğimizde emindim filmin mükemmel olacağına! Bendeki ilk etkisi bu oldu çünkü başlangıçtan itibaren insanı öylesine sarıyor ki.. İzlediğiniz zaman anlayacaksınız eminim ne demek istediğimi. :D Hikayenin anlatılış tarzı ve Aamir Khan'ın oyunculuğu birleşince enfes bir film çıkmış ortaya! Filme 10 üzerinden 9 veriyorum ki sonuna kadar hak ediyor. ;) Filmin ismi karakterimize verilen lakaptan geliyor. Peekay'ın kelime anlamını tam olarak bulamasam da " kronik alkoliklik " diye tabir etmek yanlış olmaz. Bizimki insanlara cevap veremeyecekleri sorular sordukça adı da Peekay'a çıkıyor doğal olarak.. :D :D
Film hakkında ilginç bilgilerden biri de Aamir Khan'ın Peekay'ı canlandırırken giydiği giysilerin başka insanlara ait olması. Yapım ekibi Peekay'a bir stil hazırlamaya çalışırken sokağa çıkıp yoldan geçen insanlardaki beğendikleri giysileri istemişler. Aldıkları giysilerin yerine yeni bir elbise veya para vermişler. Düşünsenize sokakta birileri sizi çevirip üstündekini bana ver diyor :D ahaha :D
Filmde en çok sevdiğim bölümlerden bir kaçını gif olarak paylaşmak istiyorum. O yüzden filmi izlemeden bilgi almak istemeyenler gif bölümünü atlayabilirler ;) Bu arada bloğumun linki bulunan gifler kendi el emeğimdir.
Çok uğraştırdı ama olsun değdi emeğime :D













Filmin konusu kadar şarkıları da çok güzeldi. Hepsi tek tek dinleme listemdeki yerlerini aldı. ;) 
Çok keyifli!! :D Dinlemek isterseniz;



Yeni bir yazıda görüşünceye dek esen kalın efenim!! ^_^

15 Ocak 2015 Perşembe

Yöresel Tarif: Kabak Çekirdekli Makarna

Selam canlar!! ^^ Bugün size bizim buraların yöresel bir yemeğini tanıtmak istiyorum. Eskilerin neredeyse haftada bir mutlaka yedikleri yemeklerden biriymiş zamanında. Hazırlaması kolay ve bir o kadar da doyurucu bir yemek: " Kabak Çekirdekli Makarna "
Normalde ev yapımı erişte ile yapılan bu yemeği ben normal makarnayla yaptım. Eğer evinizde erişte varsa onunla çok daha lezzetli olacaktır. Çat kapı gelen misafirlere ikram etmek için hazırlaması kolay ve değişik bir tat olacağı için iyi bir fikir olabilir. ;) Ayrıca ben bu yemeği kışa çok yakıştırıyorum ki kesinlikle denenmesi gereken bir tat.. ^^
Malzemeler:
1 paket makarna
2 avuç kabak çekirdeği (isteğe göre azaltıp çoğaltabilirsiniz)
2 diş/tane orta boy sarımsak
Tereyağı
İsteğe göre her çeşit baharatı kullanabilirsiniz. Ben tercihen tuz kullanmıyorum çünkü kabak çekirdeği tuz ihtiyacını karşılıyor. Öneri isterseniz zahter, zerdeçal ve kimyon da güzel bir tat oluşturuyor, isterseniz kullanabilirsiniz. Damak zevkinize göre miktarını kendiniz ayarlayabilirsiniz sorun olmaz. :)
Yapılışı:

İlk olarak makarnamızı 1 tatlı kaşığı tuz attığımız sıcak suyla haşlıyoruz. Makarnaları fazla öldürmeden yani birazcık diri olacak şekilde ocaktan alıyoruz. 

Makarnaları süzüp soğuklandırdıktan sonra kabak çekirdekli sosumuzu hazırlamaya geçiyoruz. Sosun pişmesi uzun sürmeyeceği için makarnayı böyle bekletmekte bir sorun olmaz. 
Kabak çekirdeklerini kabuklarıyla birlikte mikserden geçirilmiş hali. 
( Çekirdekleri un haline getirmenize gerek yok, bu küçüklük yeterli olacaktır. )
Tencereye tereyağı, ince doğranmış sarımsakları ve kabuklarıyla birlikte öğütülmüş (mikser veya havandan geçirilmiş) olan kabak çekirdeklerini koyup kısık ateşte şöyle bir iki kez karıştırın. Burda dikkat edilmesi gereken şey tümüyle kavurmamak, yapmak istediğimiz şey tereyağla kabak çekirdeğinin tadını belirginleştirmek. ;) Ben kabak çekirdeğinin yanında ezilmiş cevizde kullandım. Sizde isterseniz ekleyebilirsiniz.(6-7 tane ceviz yeterli olacaktır)

Eveett bu kadar, işte sosumuz hazır! Şimdi sıra tencereye makarnaları eklemeye geldi. Makarnalarımızı da ekledikten sonra karıştırarak servise hazır hale getirelim. :)

İşte bu kadar!! Yemeğimiz hazır!! ^_^
Afiyet olsun!!! ^^
Ben kabak çekirdekli makarnayı ilk defa yapmama rağmen hamarat ve mükemmelliyetçi annemden 10 üzerinden 8 aldım. O yüzden gururla paylaştım tarifi :D ahahah :D Eğer sizde denerseniz sonuçlarından beni de yorumla haberdar edin, eminim beğeneceksiniz.. ^_^

5 Ocak 2015 Pazartesi

Kürk Mantolu Madonna...

Uzun zamandır okumak için sabırsızlandığım Kürk Mantolu Madonna'yı sonunda okudum ve koşa koşa bloğa geldim.. Kitap beni o kadar etkiledi ki bunu sizinle de paylaşmak istedim. Daha önce söylemiştim Kürk Mantolu Madonna'yla deyim yerindeyse bir türlü kavuşamadığımızı, ne zaman okumak için heveslensem hep bir şeyler engel oldu.. Ama şuan anlıyorum ki bu kitabı okumak için en iyi zamana denk gelmişim. Çünkü daha önce okusaydım şuan hissettiğim şeyleri kaldıramayabilirdim. Zaten her kitabın bir okuma zamanı olduğuna inanırım..
Kürk Mantolu Madonna beni öyle bir sarstı ki şuan ne düşünmem gerektiğini kestiremiyorum... Sanki kendimi okudum... İnsanlara olan iletişimim ve onların bana hissettirdikleri, Hiçbir yere ve hiç kimseye ait olamama hissi, Kendi yalnızlığını en iyi dost edinme ve bitmeyen bekleyiş... Bana kendini anlat deseler anlatamam ama diyebilirim ki Kürk Mantolu Madonna'yı okuyun benim hakkımda az çok bir fikir edinirsiniz. Kitabın ana karakteri Raif Bey'le benzediğimiz yönler çok fazla.. İnsanların korkutucu ikiyüzlülüğünden kaçmak ve sırf bu yüzden konuşacak birinin bile olmayışı.. Konuşsan da söylediklerini anlamayan garip varlıklar arasında geçen tatsız tuzsuz bir yaşam.. İçinde yaşadığın hayalleri gerçekte bulamayışın... Biriktirdiğin sevginin, değerin, hoşgörünün, saygının gidecek bir yeri olmayışı.. En sonunda da yalnızlığın hayatını tümüyle esir alması ama senin bundan memnun olman.. Alışılmış yalnızlığı kendinden çok sevmen...
Kitapta sevdiğim yerlerden bir kaç alıntı yapacağım o yüzden kitap hakkında bilgi almak istemiyorsanız burdan sonrasını es geçebilirsiniz ;)
şu paragrafta öyle bir güldüm ki aynı bu cesaret veren gülümsemeyle aynı değerdeydi... İnsanlar neden yazan-okuyan insanlara böyle davranır? Bir insanın değeri sadece yaptığı iş midir yada kazandığı para?? Her şeyi geçtim iki kelimeyi bir araya getiremeyenlerin kendilerini her şeye yorum yapmaya mecbur hissetmeleri neyin kafasıdır??

Birbirine benzeyen insan sürüsünden beklenilenler böyle güzel anlatılamazdı! Sarsmak ne kelime artık şaşırmıyorum bile.. Aynı fabrika çıkışlı insanların arasında defolu olmak böyle bir alışkanlığı da beraberinde getiriyor.

Yazmaya başlamamın sebeplerinden biri.. Bazen yazıya dökülenler yaşananların ağırlığını unutturmasa da kalem ve kağıtla sırdaş olmak güzel şey bence.. :)

Yaşayan ölülere selam olsun!! :D ahaha :D Zombilerden bahsetmediğimi biliyorsunuz.. ;)

Yalnızlığa hoşgeldin!! İlk ders: Kitaplardaki karakterlere sığınıp böyle birilerinin yaşıyor olduğunu umut etmek..

"O bile böyle yaptıktan sonra!.." düşüncesini tecrübe ettiysen artık bir şeyler aynı olmayacaktır hayatında... Dilini bilmediğin yabancı bir memleketteymişsin gibi hissetmek hayatının olağan haline dönüşmüştür çoktan... Sadece Merhaba'larla yetinmeyi öğreneceksin... 

Sessizliği paylaşmanın önemini anlamakta o kadar kolay olmuyor, kelimelerin anlamsızlaşacağı birini bulmakta. Eğer ki böyle biriyle karşılaşmışsanız her şeye rağmen kendinizi şanslı sayabilirsiniz..

Çok şey istememiştim aslında sadece birine güvenmek istemiştim ama o tüm insanlığı yakıp gitti...

Belki de diğerleri gibi olmalı; "Her şey , her şeyi olduğu gibi kabul etmekteydi." düşüncesiyle düzene ayak uydurmalı.. Belki o zaman umut ettiklerimiz bu kadar canımızı yakmaz... Belki...